ulusalcı

entry172 galeri
    22.
  1. Küreselleşme süreci ile tek tek bireylerin ve genel olarak toplumların yaşayışında köklü bir takım değişiklikler meydana gelmiş, birçok kavram yeni bir takım anlamlar kazanmaya başlamıştır. Fransız devrimiyle ortaya çıkan ulusçuluk kavramının yapısında da özellikle 20. yüzyılda bir takım değişmeler meydana gelmiştir. Diğer bir deyişle küreselleşme sürecinin ivme kazanması ulusalcılık anlayışının yeni bir yön kazanmasına ve dünya vatandaşlığı kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan bu dünya vatandaşlığı kavramı, ulusalcılık anlayışıyla çelişiyor gibi bir görüntü çizmektedir. Bu iki kavramın çelişip çelişmediğini anlamak için ulusalcılığın ne olduğunun sağlıklı bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, biz ulusalcılık nedir, nasıl olmalıdır ve küreselleşme sürecinde dünya vatandaşlığı kavramıyla çelişmeyen bir ulusalcılık anlayışı nasıl geliştirilebilir sorularına yanıt aramaya çalışacağız.

    Ulusalcılık ve ulus kavramlarının tanımı her anlayışa göre yeni bir şekil kazanmakta, adeta herkes kendince bir ulus ve ulusalcılık tanımı yapmaktadır. Ulusalcılık kavramını ne olduğunu saptayabilmek için ulus kavramının ne olduğunu tam olarak ortaya koymalıyız. Ulusalcılığı bazı kesimler ırk temelinde, bazıları din temelinde, bazıları dil temelinde açıklamaktadır. Örneğin Ziya Gökalp[1] ulusu şu şekilde tanımlamıştır: "Ulus, ne ırka, ne kavme, ne coğrafya'ya, ne siyasete ne de kişisel isteğe bağlı, bir topluluk değildir. Ulus, dilce, dince ahlâkça üç güzel sanatlarca ortak olan, yani aynı eğitimi almış bireylerden birleşik bulunan bir topluluktur." Karl Marx[2] ise ulusu ekonomik sınıflar olarak tanımlamaktadır. Fakat bu açıklamaların birçoğu gerçekçilikten uzaktır ve ulusalcılığın amaçlarını gerçekleştirmesi önünde önemli birer engel oluverir. Eğer ulusun tanımını aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlar olarak tanımlarsak, ulusalcılığın tanımı da kendiliğinden ortaya çıkıyor: Bu noktada ulusalcılık; aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların dil, din, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin ortak çıkarları için çalışmak ve bu çıkarların korunması için mücadele vermek olarak tanımlanabilir. Ulusalcılığın tanımı ülke toprakları içinde yaşayan herkesi kapsayıcı olmalıdır. Bu tanımda kapsayıcılık kelimesi kilit roldedir. Çünkü ancak bu şekilde tanımlanmış bir ulusalcılık anlayışı ulusalcılığın amaçlarına hizmet edebilir. Peki, nedir ulusalcılığın amaçları? Ulusalcılığın birincisi evrensel boyutta ikincisi ulusal boyutta olmak üzere iki önemli görevi vardır. Bu görevlerden uluslar arası alanda olanı devleti, adeta bir kurtlar sofrası olan uluslararası arenanın emperyalist güçlerinden korumak, toplumun kendi yazgısını kendisinin belirlemesini sağlamaktır. Ulusal bazda da görevi ülke içindeki halkı dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bir araya getirmek, onları tek bir vücut halinde aynı amaç etrafında toplamaktır. Bütün halkı tek bir vücut haline getirmek amacındaki ulusalcılık anlayışının temelinde ise hümanizm yani insana sadece insan olduğu için değer verme yatmalıdır. insana insan olduğu için değer verme gayesindeki ulusalcılık anlayışının tanımında ne ırkta birliğe, ne dinde birliğe ne de mezhepte birliğe gerek vardır. Ahmet Taner Kışlalı[3] ulusun temelini din ve ırkın neden oluşturamayacağını şu sözleriyle çok güzel ortaya koyuyor: "Eğer ulus temelini oluşturan öğe ırk olsaydı, Slav ırkından olan ve aynı dili konuşan Sırplar, Boşnaklar ve Hırvatlar, düşman değil kardeş olulardı. Ulus kavramının temeline dini yerleştirirseniz ne olacağını gene Bosna'nın dramı gösteriyor…” Araplar aynı dili konuşmasına, aynı ırktan gelmesine ve aynı dinin mensubu olmasına rağmen ayrı uluslardır ve ayrı devletlerdir. Yani başta da belirttiğimiz gibi ulus aynı topraklar içinde yaşayan, diğer bir deyişle aynı yolun yolcusu insanlar olarak tanımlanmalıdır. Bu noktada ırk, dil ve din birlikteliği olarak sunulan "objektif millet anlayışının yerine ilk defa Ernest Renan (1823-1892) tarafından 1882 yılında yayınlanan Qu'est-ce qu'une nation (Millet Nedir) isimli eserinde ortaya atılmış.

    burak başkan

    görüldüğü üzere ulusalcılığın ne olduğunu bilmeyenlerdir ulusalcılık kavramını tartışanlar... madem ki küreselleşme sürecinde bu insanlar geri kafalılar... küreselleşmenin temelden sarstığı ulus devletler de federatif devlet yapısına bürünsünler... türkiye'nin federatif yapıya bürünmesinin ne gibi sonuçlar doğuracağının farkında mı bu ulusalcı olmayanlar? ulusalcılık düşüncesini adam gibi eleştirmek yerine, hakaret edercesine eleştirmek ulusalcılık düşünüşüne sadece tek pencederen bakanlara mahsustur. bu da ulusalcılığı eleştirirken kullandıkları kelimeleri en başta kendilerinin yaptığının kanıtıdır. at gözlüğüyle bakarlar... önemli olan ulusalcılık akımını doğru anlayabilmektir. ulusalcılık şemsiyesi altında, şovenist yaklaşımlarla hareket edenler yok mudur? vardır elbette ancak o güruhu referans alarak ulusalcılık'ı eleştirmekten öte kötülemek, aşağılamak en az o güruh kadar şovenist yaklaşım içerisinde bulunanların işidir.
    3 ...