halil cibran

entry201 galeri
    81.
  1. En sevdiğim, beğendiğim iki şiirden birini yazmış adamdır.biraz uzun fakat okunmalı ve üzerine düşünülmeye değerdir.

    düşünceler

    durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
    kumla köpüğün arasında.
    yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
    rüzgar köpüğü önüne katacak,
    ama denizle kıyı daima kalacak.

    bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.

    anımsamak bir tür buluşmadır.
    unutmak ise bir tür özgürlük.

    yüreğimdeki mühür
    kalbim kırılmadan çözülebilir mi?

    sevgililer birbirlerinden çok
    aralarındakini kucaklarlar.

    arkadaşlık her zaman için
    tatlı bir sorumluluktur,
    asla bir fırsat değil.

    ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç
    senin gerçeğini açığa çıkarabilir.
    işte böyle bir anda
    ya güneş altında çıplak danset,
    ya da çarmıhını taşı.

    insanlık, sonsuzluğun dışından
    sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.

    şafağa ancak
    gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.

    gariptir ki,
    kimi zevklerin tutkusudur,
    acılarımızın bir kısmını oluşturan.

    kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe,
    yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.

    cennet orada,
    şu kapının ardında,
    hemen yandaki odada;
    ama ben anahtarı kaybettim.
    belki de sadece koyduğum yeri unuttum.

    kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin,
    toprak üzerinde uyuyanlarınkinden
    daha güzel olmadığı gerçeğinde,
    yaşamın adaletine olan inancımı
    yitirmem mümkün mü?

    bana kulak ver ki,
    sana ses verebileyim.

    karşındakinin gerçeği
    sana açıkladıklarında değil,
    açıklayamadıklarındadır.
    bu yüzden onu anlamak istiyorsan,
    söylediklerine değil,
    söylemediklerine kulak ver.

    söylediklerimin yarısı beş para etmez;
    ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir
    diye konuşuyorum.

    yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp,
    sessiz erdemlerimi eleştirmeye
    başladığında doğdu.

    bir gerçek her zaman bilinmek,
    ama ara sıra söylenmek içindir.

    içimizdeki gerçek olan sessiz,
    edinilmiş olan ise gevezedir.

    içimdeki yaşamın sesi,
    senin içindeki yaşamın
    kulağına ulaşamaz.
    yine de kendimizi yalnız
    hissetmemek için konuşalım.

    sözcüklerin dalgası
    hep üstümüzde olsa da,
    derinliklerimiz daima dinginliğini korur.

    yaşam kalbini okuyacak
    bir şarkıcı bulamazsa,
    aklını konusacak
    bir filozof yaratır.

    zihnimiz bir süngerdir,
    yüreğimizse bir nehir.
    çoğumuzun akmak yerine,
    sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!

    eger kış,
    'baharı yüreğimde saklıyorum'
    deseydi, ona kim inanırdı?

    her tohum bir özlemdir.

    öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
    arkasındaki gerçeği görürsün,
    ama cam seni gerçekten ayırır.

    haydi seninle saklambaç oynayalım.
    yüreğime saklanırsan eğer,
    seni bulmak zor olmaz.
    ancak kendi kabuğunun
    ardına gizlenirsen,
    seni bulmaya çalışmak
    bir işe yaramaz.

    neşeli yüreklerle birlikte
    neşeli şarkılar söyleyen
    kederli bir kalp ne kadar yücedir.

    yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
    durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.

    hayır, boşuna yaşamadık biz!
    kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?

    özel ve ayrımcı olmayalım.
    unutmayalım ki, şairin aklı da,
    akrebin kuyruğu da gururla
    aynı yeryüzünden yükselir.

    evim der ki, 'beni bırakma,
    çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
    yolum der ki, ' gel ve beni izle,
    çünkü ben senin geleceğinim.'
    ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
    'benim ne geçmişim,
    ne de geleceğim var.
    eğer kalırsam,
    kalışımda bir ayrılış vardır;
    gidersem,
    ayrılışımda bir kalış.

    yalnızca sevgi ve ölüm
    her şeyi değiştirebilir.'

    daha dün, yaşam küresi içinde
    uyumsuzca titreşen bir kırıntı
    olduğumu düşünürdüm.
    şimdi biliyorum ki,
    ben kürenin ta kendisiyim,
    ve uyumlu kırıntılar halinde
    tüm yaşam içimde devinmekte.

    adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,
    ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,
    işte o zaman büyüyen her şeyle
    beraber büyüyecek ve
    üst benliğine uzanacaksın.

    ağaçlar yeryüzünün
    gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.
    ama biz onları devirir ve
    boşluğumuzu kaydedebilmek için
    kağıda dönüştürürüz.

    güzelliğin şarkısını söylersen eğer,
    çölün ortasında tek başına olsan bile
    bir dinleyicin olacaktır.

    esin daima şarkı söyler;
    asla açıklamaya çalışmaz.

    en büyük sarkıcı,
    sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.

    eğer ağzın yemekle doluysa
    nasıl şarkı söyleyebilirsin?
    ve eğer elin altınla yüklüyse,
    şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?

    sözler zamansızdır.
    onları zamansızlıklarını bilerek
    söylemeli ya da yazmalısın.

    şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
    o, kanayan bir yaradan
    veya gülümseyen bir ağızdan
    yükselen bir şarkıdır..

    kum ve köpük - 1926
    0 ...