taktım bu sıralar yaşlanmaya, düşünsene diyorum kendi kendime sen yaşlanacaksın. hatta o moda bile soktum kendimi saçlarımda 3-5 tel beyaz görür oldum, o beyazlara efkarlanıp bıyık bıraktım, olmuşken bir şeye benzesin madem diye. biraz melankoli iyidir.
evim huzurevine yakın çok sık önünden geçiyorum, hatta iş için bazen gidiyorum. geçen hafta 78 yaşında bir amcanın yanına oturdum. ben sadece merhaba dedim ve daha da konuşmama fırsat vermedi, anlattı da anlattı o derece konuşmaya hasret kalmış kafam kaldırmadı yarım saatten sonra hmm, hmm diye geçiştirdim. koca 78 yılı 1 saate sığdırmayı başardı. boşuna değil aslında yaşlılarla çocukların çok iyi anlaşması her ikisinide kimse dinlemiyor, onlar anlatıp duruyorlar birbirilerine ve dinliyorlar birbirilerini. acaba diyorum bende yaşlanınca böyle çok konuşacakmıyım, yada şimdi haz etmediğim hayatı o zaman ballandıra ballandıra anlatacakmıyım. huzur evinin o soğukluğundansa ölümü tercih edecek cesarete sahip olabilecekmiyim. yoksa hayat yirmibeş yaşındaki can tatlılığını o zamanda sunacakmı bana.gerçi bu kadar yaşadım yeter diyenini görmedim daha, ölüm döşeğindeki herkes 1 gün daha istiyor, oysa bir dakika bile olmuyor.
ve bütün yaşlıların dilinde aynı türkü var ' ah şimdi genç olsaydım ' . keşke hiç yaşlanmasaydım diyorum. hadi yaşlanacaksam da yaşımdan tasarruf edip 26. yaşımı hiç yaşamayıp 27 ye atlamak istiyorum.70 ine gelince 71. yaşımı es geçip 1 yıl 26 ya dönmek istiyorum. en azından içimde kalmaz
'ah şimdi genç olsaydım'.türküsü.