yine pazartesi'ydi, işimin 1. ayı olmasına rağmen sıkıcı bir pazartesiydi işte, hızlı adımlarla mithatpaşa'dan çıktım, işe yetişmeye çalışıyordum, yağmurda başlamak üzereydi, ankara'nın o kasvetli havası çokmüştü üstüme.
her zaman simit aldığım erdoğan abi'den iki tazecik simit, iki de krem peynir almak için tezgahına yanaştım, "erdoğan abi acelem var bana her zaman ki gibi sarsana" diyerek elimi cebime attım parayı çıkardığımda erdoğan abi ortada yoktu, arkaya ilişti gözüm bir adam elinde bir bayan çantasıyla koşuyor, erdoğan abi'de onu kovalıyordu. abime bak be dedim...
ertesi gün yine sabah çıtır simitlerimi almaya ve dünkü olayları konuşmak için erken çıkmıştım. tezgaha vardığımda erdoğan abi yoktu, yerinde yaşlı bir amca vardı, erdoğan abi nerde diye sordum, "ne erdoğanı kaç tane diye sordu" adam. iki simit ve iki de krem peynir alarak işe gittim.