çağımızın en büyük yazarlarından gabriel garcía márquezin en güzel uzun öykülerinden biri. ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. bir türlü gelmeyen emekli aylığını her cuma günü karısı ve horozuyla birlikte bekleyen emekli bir albayın komik, ama komik olduğu kadar da trajik hikâyesi. gabriel garcía márquezin 1982de nobel edebiyat ödülüne değer görülmesinde, hiç kuşkusuz, albaya mektup yokun da payı var. büyülü gerçekçilik ustasının anlattığı her sahne, karakterlerin her davranışı, umarsız görünen bir dünyada yaşama sevincinin türküsünü söylüyor, ölüme ve yalnızlığa meydan okuyor. her cümle, yaşamın uçsuz bucaksız boşluğunun suskunluğunu kırıyor. imge, gerçekliğe ulaşmanın aracıdır, diyen gabriel garcía márquezin buruk bir alaycılık içeren bu öyküsü neredeyse görsel bir edebiyat başyapıtı.
tabi ki bu klasik kitap arkası yazısı.
--hafif spoiler--
Kitaba başladığınız zaman ilk aldığınız etki çaresizlik. hastalıklarla ve zamansız bir ölümle mücadele veren bir çiftin bitmek tükenmek bilmeyen bir bekleyişine tanıklık ediyor okuyan. gelmeyeni 15 sene bekledikten sonra yeni bir çare arıyorlar. o da olmazsa ne olacak. en güzeli de onu okuyarak görmek işte.
--hafif spoiler--