Keşke; ne tuhaf bir kelime. Ne kadar anlam yüklü. Bir kadın tanımıştım daha ufacıkken, saatlerce denizi seyrederek düşünür, içine çeker ve sadece keşke derdi. KEŞKE.
Biz ufaklıkların alay konusu olmaktan ileri gidemez, büyüklerin ise farklı bir gözle baktığı başka türlü bir kadındı o. Adını bile keşke teyze koymuştuk kendi aramızda.
Yıllar geçtikçe o keşke teyzeyi ne kadar iyi anlıyorum. Bazen insanın yaşayamadıkları karşısında keşke demesi, yaşayıp da keşke demesinden daha mı iyi acaba diyorum.
Mesela keşke böyle yaşamasaydık adına aşk denilen şeyi seninle .Keşke o dar vakitlerde kavga edeceğimiz, kendimizi ispat edeceğiz diye ego savaşına gireceğimize sevgimizi yaşasaydık. Sonra diyorum ki keşke dar vakit ayırmasaydık birbirimize. Keşke sevgimizi göstermekten bu kadar korkmasaydık. Acımasız olmasaydık birbirime karşı. Keşke yaşadıklarımızın adını koymaya çalışmasaydık. Sadece yaşasaydık. Keşke aramızdaki o savaşa bir son verebilseydik. Keşke canımız acıdığı halde çocukça bir gururla acımadı ki demeyip, karşısındaki daha da hırslandırmasaydık. Keşke birimiz acıtınca diğerimiz daha fazla acıtmak için bu kadar çalışmasaydı. Sana ihtiyacım var demek keşke bu kadar zor olmasaydı mesela. Keşke ben sen derdini bırakıp biz olmayı başarabilseydik. Keşke sevgimizden emin olabilseydik.
Keşke böyle bitmeseydi, keşke öylece gitmeseydin. Keşke içimde tuttularımı bari ayrılırken söyleyebilseydim. Çekip kolundan daha çok yaşayacağımız günler var, nereye diyebilsem, o acı sözcükleri söyleyeceğime kalman için güzel bir söz söyleyebilseydim.keşke birbirimize bu kadar acı vermeseydik.
Bütün bunlara rağmen keşke seni tanımasaydım demiyorum. Sadece keşke bu kadar çok keşke biriktirmeseydim.