ailelerdeki melankoli

entry1 galeri
    ?.
  1. içindeki bir kulak ve bir resimle
    saklıyorum mavi bir şişeyi:
    gece mecbur ettiğinde baykuşun tüyünü,
    kısık sesli kiraz ağacı yolduğunda kendi dudaklarını
    ve deniz esintisi çoklukla
    delik deşik ettiği kabuklarla tehdit ettiğinde,
    bilirim bulunur batmış büyük yayılmalar,
    külçelerce kuvars,
    balçık,
    mavi sular bir vuruşa,
    onca sessizlikten, yenilgiden ve kâfur ağacından,
    kaybolmuş eşyalardan, madalyalardan,
    okşayışlardan, paraşütlerden, öpüşlerden
    çok sayıda damarlar.

    Tek bir günün adımları var yalnızca öbürüne doğru,
    yalnız bir şişe denizlerde yolcu,
    ve güllerin vardığı bir yemek odası,
    bir yemek odası, terk edilmiş
    bir diken gibi: konuşuyorum
    ezilmiş bir kadeh hakkında, bir perde hakkında,
    taşları sökerek akan bir ırmağın çağladığı
    ıssız bir odada bulunan derinlik hakkında, bu bir evdir
    yağmurun temelleri üzerinde duran,
    olmazsa olmaz pencereleriyle ve kayıtsız şartsız sadık
    yaban şarabıyla iki katlı bir ev.

    Gidiyorum akşamlar boyunca, ve dönüyorum eve
    kirle ve ölümle dopdolu,
    getirerek beraberimde toprağı ve köklerini
    ve cesedin buğdayla, metallerle, devrilmiş fillerle
    birlikte uyuduğu toprağın sınırsız karnını.

    Fakat her şeyden önce korku dolu,
    korku dolu ve ıssız bir yemek odası var
    kırılmış yağdanlıklarıyla
    ve akıyor sirke masaların altından,
    ve durdurulmuş bir ay ışığı,
    karanlık bir şey, ve arıyorum
    bir karşılaştırmayı kendimde:
    belki denizle çevrilmiş bir dükkândır bu
    ve hırpanî paçavralar damlıyor tuzlu sudan.
    Yalnızca ıssız bir yemek odası var
    ve etrafında sonsuz genişlikler,
    suyun altına konulan fabrikalar,
    sadece benim bildiğim enlemler,
    çünkü hüzünlüyüm ben ve yolculuktayım
    ve tanıyorum toprağı ve hüzünlüyüm.

    *
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük