birileri bekçi diyor.
birileri sekuri
bir çoğumuzun özel alanlarını muhafaza altına almış, gözeten ve koruyan meslek erbabının adı aslında.
kolluk gücü özel mülklerden, sokak ve caddelerden çekiliyor artık.
devir, onların devri.
hızla sayıları artıyor.
altyapısı yetersiz bir oluşum olarak çığ gibi hayataımıza girdi ve gittikçe de büyüyor bu çığ.
şu an ülkemizde yüzbinlerce özel güvenlik görevlisi var ve çoğu ülkenin asker sayısından fazla bu kitle.
çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu, ciddiye alınması gereken, potansiyeli çok yüksek bir güç aslında.
biz ne kadar ciddiye alıyoruz ortada zaten.
bu mesleği küçümsemiyenimiz yok gibi bir şey.
meslekte yükselenler ya da mesleğe kaynak olanlar da sadece duygusal yaklaşıyorlar.
yarınına dair hiçbir teminat vermediğimiz bu insanların beline silah, eline jop, kelepçe verip, asgari ücrete bizim için canlarını siper etmelerini bekliyoruz.
bankaların merkez şubelerinde ve holding kapılarında mp 5 le nöbet tutanları var bu insanların.
hayatta her şeye olduğu gibi bu insanlara da dönüp bakmak lazım. empati kurmak lazım.
bu müessese toplum olarak, önemli bir kazanım fırsatı aslında.
bu gençler farkında olarak ya da olmayarak sosyal bir bilinç, bir koruma mekanizması gibi işliyorlar aslında.
iyi niyetli ve yapıcı yaklaşımlar, toplum olarak birbirini kollayan ve koruyan bir nesil kazanmamızı sağlayabilir.
bildiğim kadarıyla özel güvenlik görevlileri devam eden suç durumlarında görev yeri dışında da suçu takip ve önleme ile ayrıca görev alanları dışında gözlemledikleri suçları bildirmekle yükümlüler.
on binlerce genç bananecilikten uzak bir sorumluluk elbisesi giyiyor.
olumlu yönlerini törpülersek, kazanırız.
yok, sömürerek, küçümseyerek ve hor görerek yaklaşırsak saat tersine işlemeye başlar ve suçu iyi tanıyan ve yakalanmamak adına daha çok bilgi ve beceriye sahip bir kitleyle karşı karşıya kalırız.
bazen ufacık sözler, empatiden uzak bakış ve davranışlar, kendi toplumunu dinamitlemekten farksız hal alabiliyor.
üniforma fobisi bir gerçek ama insanın mücadelesi ve emeği de daha büyük bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
seçim bizim yani sizin.
