ölümdür yaşanan tek başına, yılbaşı; dört kişiliktir...
birisi, bizim için itinayla hindi doldurmuş; bunu sevdim. oldum ölesi gıcık olurum coşkulu yılbaşı-doğumgünü kutlamalarına... sükût tercihimdir ve böylesine güzellikler içindeyse hayranlık uyandırması şaşılası değil. korkanları, tek kişilik koltuklardan birisine alalım. birazdan havai fişek gösterileri başlayacak ve dünyamızdan çıplak göz ile izlenebileceği kanısındayım.
merhaba işte, ben geldim... birisi, kapıyı açık bırakmıştı ve patavatsızlığın sınırında ayak parmaklarım. affedin, sormadan girdim. gene de kapıyı kırmadığıma şükür.
merhaba, sesimi duyan var mı? birisi, mutfak penceresini açık unutmuş ve sigaramı yakmak için fazla acele ediyorum. yorgunluk kahvesi mi? e hani yorgunluğunuz bitmemiş ki... kuyruğunu sallayan bir mutluluk gördüm, keşke mutluluklarımızı gösterebilecek kuyruklarımız olsaydı bizim de... hem korkularımızda, bacaklarımızın arasına da sıkıştırmak için kullanırdık.
hoşbuldum, eksik gördüm; pamuk prenses nerede? cadı elmasını yedikten sonra uyumasa bari. uyandırmak konusunda tıkırtılarım dahi fazla gürültülü olur, benim çekincem yakışıklı prensi beklemek yönünde...
merhaba, tırnaklarını tenimde hissetmekten rahatsızlık duymayacaklarım arasında gördüğüm. o terlikler, benim değil; bilmiyor musun? sadece soğuk havalarda mı bu kadar sırılsıklam oluyor, pembeleşmiş burnun? gel hadi saçlarına tarak sürelim dört kolla...
ölümdür yaşanan tek başına, yılbaşı; dört kişiliktir...