said nursi'nin hayatını anlatan film.
--spoiler--
Said-i Nursi 1907 yılında istanbul'a gelerek Abdülhamit Han'a hitaben bir dilekçe yazar ve saraya verir. Dilekçede kullandığı ad "molla Said-i Meşhur"dur.
Dilekçenin içeriğinde kürdistan(!) da eğitimin türkçe yapıldığını, kendisinin buna karşı olduğunu ve kürdistanda(!) kürtçe eğitim yapılması
için üç okul açılmasını talep etmektedir. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi (namı diger Said-i Kürdi) Abdulhamit han tarafından müşahade için Toptaşı Akıl
hastanesine gönderilmiş ve bir süre orada tutulmuştur. Yani Abdulhamit tarafından tımarhaneye gönderilmiştir.
bu olayı daha sonra yazılarında kendisi şöyle açıklamıştır: "Nasılki zaman-ı istibdatta tımarhaneye düştüm, divanelerin hükmüne konuldum, eğer
müdahaneye, kelbi tabassusa, şahsi menfaat için umumi menfaatı feda alan aklın icabı ise, ben divaneligi kabul ettim.Şahit olunuz ki böyle akıldan istifa
ediyorum. Ey Kürtler tımarhaneyi bunun için kabul ettim. Kürtlüğü lekedar etmemek için irade-i padişahiyi, maaşını, ihsan-i şahaneyi kabul etmedim.
Dikkatinizi çekerim, şizofren Sait diyor ki, Padişah bana maaş teklif etti, Kürdistan için ihsan-ı şahaneyi kabul etmedim, tımarhaneyi kabul ettim.
Şizofren Sait'in Kürdistan aşkı işte bu kadar büyüktür, her türlü maddi ihsanın ötesinde...
Şahsi görüşüm, Sultan Abdülhamit karşısında çar çaputla sarmalanmış böyle bir zavallıyı görünce, vurun kellesini ile tımarhane arasında zor bir seçim
yapmak durumunda kalmıştır...Değişen bir şey var mı...
Abdülhamit Han bu gün yaşasaydı, bunları tımarhaneye tıkmaz mıydı? Tıkardı...
Mustafa Kemal Paşa, es kaza zavallı şizofren Sait ile o tarihte gerçekten karşılaşsaydı ve hayali geniş arkadaşların yukarıda naklettiğim uydurmalarının
onda biri gerçek olsaydı, sizce Kemal Paşa zavallı şizofren Sait'i iyi edecek tımar bulmakta zorluk çeker miydi?..
--spoiler--