1999 senesinde nba'ye ilgi duymaya başladığımda kendi kendime "ulan bu sene şampiyonluğu kim alırsa o takımı tutacağım" demiştim. playofflar oynanırken favori takımlarım bir bir elenmeye başlamıştı. sonunda hiç ummadığım takım san antonio şampiyon oldu. ben de "madem öyle tamamdır arkadaş benim favori takımın bu" dedim. ne de olsa beşiktaşı'mın renktaşı bir takımın taraftarı olmuştum. sonra bu takımın adını unuttum. "neydi ulan şimdi favori takımımının adı" diye bütün yaz deyim yerindeyse kıvrandım. o seneler internetten bi haber olduğum için adını tekrar öğrenebilmek için yeni sezonun açılmasını bekledim. akabinde tim duncan'ın hastası oldum. pazardan siyah renkli, atlet tarzı bi şey aldım arkasına beyaz renkle duncan ve 21 yazdırdım. önüne de 21 yazdırıp mahmuz işareti* koyduracaktım ama adam tuhaf tuhaf bakınca "neyse abi sadece 21 olsun" dedim. sonra bu formadan memnun olmadım ve konya'dan ankara'ya ülkealan pasajına gelip orjinal duncan forması baktım. adamlar "amerikaya gitmen lazım gardaş" dediler. neyse, üstüste aldığım nba live serileri ile nba bilgimi ve spurs sevgimi artırmaya devam ettim. amiral lakaplı david robinson'un kaslarına hasta olduğum için ve bi ton para verip ağırlık aletleri aldım. 2 sene düzenli çalıştıktan sonra robinson gibi değil doğu alman gülle takımı sporcularına döndüm ve kendimden nefret ettim. lakers taraftarı tikilere karşı gururla "spurçüyüm abi" diyordum. hatta o kadar ki hidayet'in spurs'a gelmesini istemedim. çünkü millet "hido orda diye spurslusün di mi lan?" diyecek diye korkuyordum. onun dışında duncan'ı o kadar çok seviyodum ki e posta adreslerimi, sağda solda kullandığım nick ve kullanıcı adlarımı duncan'lı ibarelerden seçtim. spurs hakkında bilgiler de edinmekteydim ve spurs hayranlığım artmaktaydı. egoları olmayan, dövme yaptırmayan efendi oyunculardan kurulu takımlar kurduğunu, gayet mütevazi bir takım olduğunu, 1999'a kadar kendilerine ait özel bir uçakları olmadığını, abd'nin medya gücünü arkasında alan takımların spurs'dan rahatsız olduğunu öğrendim. -belki de yanlış öğrenmişimdir bilmiyorum-. kendimi isyan, çarşı, beşiktaş, spurs ve duncan ile özdeşleştirdim. o zamanlar hayatımda en çok keyif aldığım şey gecenin bir yarısı bol ketçap ve mayonezli makarna yiyerek san antonio maçı seyretmekti. bir konferans yarı finalinde 0.4 saniye kala lakers'lı derek fisher havada dönerek üçlüğü gönderince içim cız etmişti, o sene bi şampiyonluk gitmişti. sonra tabi üniversite hayatı bitmeye başladı ve kpss a grubu denen acımasız dünyanın içinde buldum kendimi ve uzaklaştım nba'den ve hala da uzak sayılırım. ama nedense bu sene şu arkasında dev medya gücü olan lakers, chicago, miami ve boston'a karşı şampiyon olmasını canı gönülden istemekte olduğum takımdır spurs.