american history x

entry305 galeri video3
    138.
  1. --spoiler--
    "öfke bir yüktür. hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır. buna kesinlikle değmez."
    --spoiler--
    evet öfke çok büyük bir yüktür öyle büyük bir yüktür ki sadece sizi değil dalga dalga etrafınızdakileri de etkisi altına alır. yıkar ve parçalar.
    derek'de gördüğümüz öfke aslında bir kızgınlıkla başlıyor.
    etrafındaki anlayamadığı bir zamanda hayatını etkileyecek bir olay yaşıyor ve tüm düşünceleri değişiyor.
    öfkesini yılların yıkamadığı bir yargı olan ırkçılığa çeviriyor.
    burada derek'in kendini savunuşuna -özellikle yemek masasındaki konuşmalarına- dikkat edin, aşırı öfkesini bir yana bırakırsak hangimiz tamamen haksız diyebiliriz?
    işte tam da bu noktada yani tamamen haksız olmadığı için ırkçılık hala var ve olmaya devam edecek.

    filmin ırkçılığı her yönüyle elealışı, filmi başyapıt yapmaya yetiyor bence. sadece beyaz adamın öfkesini değil, kendi içindeki çatırdamaları, yanlışları da gösteriyor.
    ama aynı zamanda siyah adamın da ne olduğunu, onların da içlerinde neler olduğunu vurguluyor.
    ve burada anlıyoruz ki ırkçılık tek taraflı olmadığı gibi çözülmesi zor ve zaman isteyen bir problem.

    filmde en çok sevdiğim şey ise hikayeyi derek'ten değil kardeşinin ağzından dinliyor olmamızdır.
    bunun filme çok büyük bir artısı olduğu gibi izleyici olarak bizleri de daha fazla etkiliyor.
    zira birçoğumuz danny gibi olabiliriz, hatta öyleyiz. annelerimizden babalarımızdan kendimize örnek aldığımız abilerimizden etkilenerek birşeylerin koruyucusu olup kendi hayatlarımızı hiçe sayıyoruz.

    filmin finali çok etkileyiciydi gerçekten. ama ben finalden sonrasını da görmek isterdim.
    bu zaman kadar yaşananlar ile finalden sonra yaşanacakların farkının ne oalcağını ya da bir farkının olup-olmayacağını bilmek isterdim. o yüzdendir ki film bana yarımmış gibi geliyor.
    öte yandan bunu bir kısır döngü olarak da görebiliriz.
    burada şu soruyu sormalıyız sanırım "ben derek'in yerinde olsam ne yapardım?"

    filmin böyle sert, tokat etkisi yaratan, ders olarak gösterilmesi gereken bir konusu olmasına rağmen sinematografik açıdan da hiç de azımsanmayacak bir görselliğe ve altyapıya sahip.
    siyah-beyaz gösterilen geçmiş sahneleri öyle yerinde bir tercih olmuş ki o sahnelerde gördüğümüz ırkçılığın aslında nasıl da aynı, renksiz ve gri olduğunu çok iyi anlatıyor bizlere.
    heycanın ve adrenalinin yükseldiği noktalarda fonda çalan müzikler, ağır çekim kareler hikayenin tam onikiden vuran yerlerinde gerçekleştiğinmidir bilmem ama bana işte budur dedirtti film birçok karesinde.
    derek'in öfkesini iliklerime kadar hissettim.
    tabii bunda edward norton'un muhteşem oyunculuk yeteneğinin payı çok büyük. adam oynamıyor adeta yaşıyor karakterin.

    velhasıl; izlemekele kalmayın aynı zamanda izlettirin de efendim.
    özellikle hayatını bu alanda ikilemler yaşayanlara izlettirin.
    belki birşeyleri netleştirmesine yardımcı olur... 8/10
    0 ...