Kişiyi aslında hiç bir yola vardırmayan yavşaklıklardır. Şöyleki; er kişisinin hoşlandığı, ama kendi mantığınca durumu fazla şiirselleştirip aşık olduğu, ömrünü adadığı bir kız vardır. Kıza karşı tavırlarıda bu saplantılı fikre göre şekillenir. Senelerdir izlediği bilinç altındaki eski türk filmlerinin, arabesk parçaların dışarıya yansımasıdır bu. Ve nihayet kayış kopar, ok yaydan çıkar ve hoşlandığı kız bu er kişiyi terk eder veya teklif eder reddedilir. Bu aşamadan sonra seri halde arabesk dinlemeler, içim yanıyor yokmu ulan derdime çare tripleri başlar. Bu gereksiz romantiklik kişide fiziksel ve ruhsal olarak bir çok olumsuzluğa yol açar. Sürekli stres altındaki bünyede uykusuzluklar, saç dökülmesi, psikolejik rahatsızlıklar, gerçeği değerlendirmede bozulmalar ve bunları takiben cinsel sapmalar görülür. Ama terk eden kızcağızımız ise; gayet mutludur. Terk ettiği kişinin üzülmesi, kendini yıpratması aslında zerre umrunda değildir. Gerçekci ve mantıklı bir şekilde hayatını sürdürmektedir. Kısacası, er kişi ne yaparsa kendine yapar ve zararı sadece kendine dokunur. Fazıl say sonuna kadar haklıdır bu konuda..!