bundan yirmi sene önce çok iyi hatırlarım siz yaşlarda ortaokul talebesiyken haftada ya bir ya iki dizi olurdu. ailecek oturur seyreder hem konudan keyif alır hem oyunculuğu zevkle seyrederdik.
tek derdimizin televizyon olduğu günümüzde aynı kanalda aynı gün içinde üç dizinin dönüyor olması ve "yha ben belgesel izlourum dizi olarak da spartacus felan yani" diyen değerli sözlükcanların sol fıreymi bildiğin televizyon rehberine dönüştürüyor olmaları tv seyrettiklerini göstermez elbet. göstermez de...
sosyal seviyemizin tv seyretmekten öteye gitmediği yetmezmişcesine, bir de sokaktaki vatandaşa mikrofon uzatıp "milli marşımızı kim yazdı" sorusuna "atatürk" cevabı verenlerle taşşak geçen yine aynı televizyon insanlarıysa aslında bu biraz da kendilerinin ayıbıdır. sen halkına ne gösteriyorsun da ne istiyorsun ?
farkındaysanız televizyona tapan bir milletiz. bu durumu sözlükte de görmek mümkündür. detaya girmeyeceğim.
dizi seyredecek kadar boş vakit sahibi biri hiç olamadım. ister alının ister darılın ama dizi seyreden herkes gözümde gerizekalıdır.
boş işlerin adamıdır. sike sürülecek akıl sahibi değildir.
asıl derdime gelecek olursak, şu zenginlik içinde hayat süren değerli bihter kızımızın yine fakirlikten yiyecek kiremit bulamayan fatmagül kızımıza, bir dönem giydiği ve daha sonra zenginlikten olsa gerek paçavra niyetine fırlattığı elbiselerini hediye etmesidir.
öyle demeyin müslüman bir toplumun en yüce değerlerinden biri paylaşımcı olmaktır.
ne demiş birisi "komşusu açken kendisi tok olan bizden değildir"
paylaşalım, sevişelim, koklaşalım der ve 2011 yılının siz değerli sözlükcanlara önce sağlık (olmazsa olmaz), huzur (şart ), mutluluk ve aşk dolu bir yıl olmasını temenni ederim.