dünyanında cennetinde sahibi olan allah olduğuna göre insanları değerlendirecek kıstasları ölçüleri ve kanunların sahibide odur. dolayısıyla insanların müslümanlığın kuran'i 3 şartına ( allaha iman, ahirete iman ve salih amel) ne kadar uyduğunu belirleyecek olan insan değil allahın kendisidir. insanın kendisini şu ya da bu şekilde nitelendirmesi o olduğu anlamına gelmez. bu kimlikler ve nüfus cüzdanlarında yazınlarla ölçülmeyecek olan evrensel bir yasadır. müslümanım diye ortada gezen allah katında müslüman sayılmayabileceği gibi bunlardan çok haberi olmayan x kişi eğer bu 3 şartı taşıyorsa o kişi allah katında müslüman sayılabilecektir. zaten müslüman olmak teslim olmak manasına gelmekte olup hz isa ve musa zamanındaki inananlarda kuran'da bu şekilde zikredilmektedir. ayrıca insanların kendilerine verilen ve açık seçik haderdar oldukları şeylerden sorguya çekilecektir. türkiyede örneğin budanın hayatıyla ilgili hiç bir uyarıcıya ve bilgiye rastlamamış buna imkanı olmamış bir insan nasıl budizm ile ilgili hesaba çekilemezse hayatında kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle müslümanlıkla ve kur'an la tanışmamış kimsenin hesabı ve değerlendirmesi de ona göre yapılabilecektir kuran daki ayetlere göre... yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. de ki onlara: "eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" iş onların sandığı gibi değil! kim güzel davranışlar sergileyerek yüzünü allah'a teslim ederse, rabbi katında ödülü vardır onun. korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar (bakara 111-112)...şu bir gerçek ki, iman edenlerden, yahudilerden, hıristiyanlardan, sâbiîlerden allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. bakara(62) şu bir gerçek ki, iman edenler, yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. tasalanmayacaklardır onlar.(maide 69.) senin rabbin, memleketleri/medeniyetleri, ana merkezlerinde kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe helâk etmez. biz; ülkeleri/medeniyetleri, halkları zulme sapmadıkları sürece helâk etmeyiz. (kasas 59.) konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse allah müslümanlara bu hayat yolunda doğruyu bulmak ve yürümek için içinde yol haritası olan gecede önünü gören kılavuzluğu olan konforlu muhteşem bir araç verdi. aynısını zamanında yahudi ve hristiyanlarada vermişti. ama onlar zamanla aracı kıra döke hor kullanıp bozdular. yani tabiri caizse müslümanlarda korunan bir kitaptan hareketle (kıyamete kadar bir kitap ve elçi gelmeyeceği için) bir ferrari var. ehli kitapta ise önünü zor gören kırık dökük hale getirilmiş 50 model bir araba. ama bu onların asla bu yolu alamayacağı anlamına gelmediği gibi müslüman ümmetininde ferrarinin üstünde uyuyarak otomatik cennetlik sayılacağı anlamına hiç gelmez. önemli olan senin yolu nasıl yürüdüğündür, allahın seni nasıl nitelendirdiği ve nasıl gördüğüdür. bizim güneşi açık seçik görme imkanımız var onlar ise puslu ve sisli bir ortamdalar. ama bu ehli kitabın bireysel olarak tümüyle karanlıkta olduğu anlamına gelmez. bakacak göz kirlenmişse veya yoksa müslümanlarında net gördüğü anlamına gelmez. tabii ki bu söylenenler bir şirk dini haline gelmiş kurumsal hrıstiyanlık ve yahudilik için değil tek tek bireyler içindir. yoksa kur ana şahit olup ta reddeden gerçeği örten saklayan papazlar ve hahamlar kurumsal kiliseler, vatikanlar için değildir. tanrı ile ilişkisini birebir yaşayan sade insanlar içindir. sonuç olarak maide suresinde hz isanın dediği gibi diyelim bizlerde.
'allah şunu da söyledi: "ey meryem oğlu isa! allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" isa dedi: "hâşâ! tespih ederim seni. hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!" "onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'benim rabbim ve sizin de rabbiniz olan allah'a kulluk edin.' içlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. ve sen zaten her şey üzerinde bir şehîdsin, bir tanıksın."onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin." allah buyurdu: "özü-sözü doğru olanlara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gün budur. altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. sürekli kalacaklardır orada." allah onlardan razı olmuştur, onlar da allah'tan razı olmuşlardır. işte budur büyük kurtuluş. (maide 116-120)
ehli kitapın kitaplarını ve peygamberlerini yarıştırdığı ve cenneti tapuladığı gibi müslüman ümmetininde bu gibi nefsani yarışlarda hiç işi olmaz. kesin konuşmayarak hükmü allaha bırakmak lazımdır. unutulmamalıdır dinin sahibi allahtır ve allah allahlığını kimseye bırakmaz.