Karoline ayrı,aliye ayrı kaydığım..
Osman için salya sümük ağladığım.(ki muthiş oyunculuğuna hayran olmamak elde değil)
Berrine sürekli hönkürdüğüm (zilli yahu, aile ne dertlerle boğuşuyor, oda ahmet niye bana kaymadı diye ağlıyor)
aylini izlemek için can attığım,
meteye bakıp bakıp ne çok bana benziyor lan diye, içten içe duygulandığım.
cemile gibi bir karım olsun, dünya kadar borcum olsun dediğim.
hasefe anayı.
balıkçı amcamı.
sağcıları
solcuları
hatta gizli bir hayranlıkla soneri bile izlemeye doyamadığım dizim, maalesef ülke şartlarına yenik düşmüştür.
insanın içini burkan gizli detaylar ve dönemin sosyoekonomik yapısını anlatan o büyük resim, yerini gözümüzün içine sokulan dram sahnelerine dönüşmüştür. reyting ugruna ajitasyonun kralını yapmakta olan senaristler, unutmasınlar bir yaprak dökümü vardı ki ilk bölümleriyle bu dizi gibi 20 tane ederdi. ama onlar izleyiciyi daha ne kadar söğüşleriz mantığı güttüğü için yaprak dökümü bile zamanla kıçımızla güldüğümüz bir televizyon programına dönüştü. yapmayın derim sadece...
şimdi sormak istiyorum ; allah aşkına ne oldu bu bölümde? gecen bölümü bir pazarlık ile bitirmiştik bu bölümüde acaba pazarlık alışverişe döndümü diye bitirdik.
yarım saat süren diyaloglar
uzadıkça uzayan ağlama sahneleri
osmanın verem olması
sonerin kardeşinin ölüm döşeğine düşmesi
balıçının oğlunun ölmesi
metenin nezarette polis dayagı yemesi
ve sürekli ağlayan cemile dışında ne oldu??
derim ki, milleti ağlatacaz diye kendinizi bu kadar kasmayın ağalar. sizin 120 dakika boyunca yapmaya çalıştığınızı pazarda 3 paraya satılan kurusoğan 10 dk yapıyor.!!