islamiyet in arak bir din olduğu gerçeği

entry43 galeri
    16.
  1. --spoiler--
    islam kaynaklarından öğrenmekteyiz ki, Kuran'daki çelişkiler, islamın daha ilk anlarından itibaren fark edilir olmuştur. Ö kadar ki, Muhammed'in verdiği emirlerin birbirini tutmaması ve örneğin bir gün "helal" bilip izin verdiği şeyi, bir başka gün "haram" sayması ya da yasaklaması, çevrede dedikodu konusu olmuştur.
    Birtakım kişiler açıkça şöyle konuşmaya başlamışlardır: "Muhammed bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor." Bunu söylerlerken Muhammed'i iftiracı olarak tanımlamışlardır.
    Muhammed, o dönemde henüz güçlü durumda olmadığı ve bu nedenle bu gibi kişilere karşı şiddet yoluna başvuramayacağını bildiği için, buyrukların Tanrı tarafından konup, gerektiğinde Tanrı tarafından kaldırıldığına dair Kuran'a ayetler koymuştur.

    Bunlardan biri şöyledir:
    "Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimiz zaman ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- Sen ancak bir iftiracısın dediler"(Nahl Suresi, ayet 101).

    Söylemeye gerek yoktur ki, böyle bir ayet, hani sanki Tanrı yanlış hüküm indirirmiş de, bir başka hükümle bu yanlışlığı giderirmiş gibi bir tanıma sokmak bakımından daha da olumsuz bir sonuç yaratmaktadır.
    Muhammed, giderek güçlendikten sonra, yumuşak tutumunu değiştirmiş ve kendisi hakkında "bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor" şeklinde konuşanların hakkından gelmesini bilmiştir.
    Nahl Suresi'nin 101. ayetinin Diyanet Vakfı tarafından açıklanmasına bakınız. Bundan dolayıdır .ki, Muhammed'in hayatta bulunduğu süre boyunca, hiç kimse Kuran'daki çelişkileri ortaya koymak cesaretini gösterememiştir. Fakat, onun ölümünden hemen sonra, çelişkiler ve tutarsızlıklar şeriat uygulayıcılarını bir hayli uğraştırmış ve güç durumlarda bırakmıştır.
    Örneğin, Ashab-ı Kiram bu yüzden pek çok sorunu çözümleyememiş, çoğu zaman çaresizlik içinde bocalamıştır. ilerideki bölümlerde, çelişkilerin yarattığı kötü sonuçlan belirtirken göreceğiz ki, Halife Osman b. Aftan bile, Kuran'daki iki ayetin birbiriyle çatışır olması yüzünden belli konularda fetva verememiş ve çoğu zaman işi askıya alıp geciktirmek
    (talik etmek) zorunluluğunda kalmıştır.
    Örneğin, bir kez kendisine iki kardeşin mülk-i yeminde birlikte yemin edip edemeyecekleri sorulmuş, o da, "Ne bileyim? Bunu bir ayet helal, öbür ayet de haram kılmıştır" diyerek soruyu cevapsız bırakmıştır. Yine bunun gibi, Kuran bilgisine sahip ünlülerden Abdullah b. Amr'e, pazartesi günleri oruç tutmayı nezreden (kendi kendine adamış olan) bir kimsenin, "nezir" günü bayram gününe rastlayacak olursa, ne yapacağı sorulmuş, o da, "Ne bileyim? Bir tarafta Allah nezrin yerine getirilmesini emrediyor, öbür tarafta da Resulullah bayram günü oruç tutmayı yasak etmiştir" diyerek fetva vermekten çekinmiştir.

    Çelişkilerin yarattığı sakıncalar sadece bu bakımdan değil, ileride ayrıca belirteceğimiz gibi, insan beynini tutarlı ve mantıklı şekilde düşünemez, işleyemez ve gelişemez hale getirmek bakımından ortaya çıkmıştır.

    islam ülkelerinde fikirsel, sosyal ve siyasal alanlarda geri kalmışlığın nedenlerinden biri de budur.
    Sahih-i, Diyanet Yayınları, c.11, s.52. 246
    --spoiler--
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük