her insan hayatının belli dönemlerinde makam, mevki, statü, yaş, cisiyet, kıl, yün... farketmeksizin olmayacak duaların amincisi rolünü kesbeder umursuzca..
bu duanın gerçekleşmesini ister mi insan hakkaten? hem niye olmayacak bir duanın kabullenicisi oluruz...
boynuna takılmış bir yafta vardır asırlar boyunca, delidir belki, belki bir meczup..
renkler net midir hayatta, beyaz ne kadar beyazdır ve her siyah kara mıdır, hakikat? hatta duanın kabulü kim için, neyi gözeterek arz edilmektedir? ricaen kimin minnetkarı olmuş bu belirsizlik? sorular ayaklanır, bağlantı kopar. ışık o kadar parlaktır ki seçilmez ne cisim ne de renk! tatlı dilin, acı tarafından yenilen soğuk aş, sadece ayakta tutar, ne öldürür ne de güldürür..
temel yoktur aslen bu yazıya benzeş duada. açılan el kapanan gözleri sıvazlar.
ve yazılmamış olsan bu yazıya, sorulamaz bu soru..
ben bu yazıyı niye yazdım?