Öğretimin * Türkiye'de ne hale geldiğini gösteren iyi bir örnek. Son yıllarda öğretimle ilgili en önemli sorunun odaklanma sorunu olduğunu iddia edenler var.Bu kısmen doğru tabi. Yalnız bizim ve o muhteşem medyamızın üzerine gitmesi gereken şey bu odaklanma sorununun nereden kaynaklandığı, nasıl önlenebileceğidir. Kısacası gelecek kuşaklara "bilgi" denilen kavramın ne derecede önemli bir şey olduğunu, onun yaşamımızı nasıl biçimlendireceğini bu insanlara anlatmak olmalıdır. Bunu engelleyen ne varsa (Teknoloji, iletişim...) ikisinin ayrı alanlar olduğu, çağın getirdiklerinin yanında hala bilgiye gereksinimimizin olduğunu anlatmak... Peki bizim muhteşem medya ne yapıyor? Samsunlu bir matematik öğretmeninin uyguladığı ilginç yöntemleri bir çağdaşlık gibi sunuyor. * Efendim sınıfta dans etmek öğrenciyi güldürebilir. Üzerlerindeki sorumluluk ve görev yükünün verdiği sıkıntıyla öğrenci her zaman rahatlamak ister. Ders aralarında anlık espirilerin bizleri nasıl rahatlattığını dün gibi hatırlıyorum. Ama siz odaklanma ve ilgi sorununu dans ederek çözemezsiniz. Eğlenceli dakikalar yaratırsınız. Sevilirsiniz. Ama ne bilgiyi yüceltirsiniz ne de üniversiteye gidecek öğrenciyi bilgiye odaklarsınız. Tam tersi bilgiyi bir ara kavrama dönüştürürsünüz. Ritmin, dansın, fıkranın kısacası eğlencenin arasına sıkışmış bir kavram. Yani önemi olmayan bir şey. Eğer öğrenciye bilginin önemini kavratabilmiş olsaydınız * dansa gerek kalmazdı. Öğretmenliğin artık bir meslek halinden çıkması ve saygınlığı olmayan bir kişisel ilişki modeline dönüşmesi de bir gerçeği burada yüzümüze vuruyor. Aynı yolda yürüyoruz efendim. Sadece yol bazen çiçekleniyor da öğrenciler dünyalarının renklendiğini sanıyorlar.