avare

entry35 galeri video3
    3.
  1. anımsıyor musun?
    bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
    ısmarlama serserilikler yaşardık
    kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
    sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
    yabancıları mahalleye sokmamak gibi
    Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı
    herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
    herkes gece istasyonlarında
    kendi Amerika'sını aradı

    kısık ışıklı arkadaş odaları
    plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
    kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
    okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
    ve dunyanın bütün limanları
    önümüzde sessizce uzardı

    biterdi plak, disk boşa dönerdi.
    düşlerimiz çarpıp geri dönen sulardı şimdi
    böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten
    kaçınırdı herkes
    sonra bir usulca kalkar, herkese çay koyardı
    anımsıyor musun?

    vahşi siyah atlardık
    kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
    deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
    aşık ve düşmandık
    dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı
    sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
    öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
    geceleri uyuyamayan çocuklardık,
    otobüs garlarında uzun maceralar umar
    apansız yolculuklara çıkardık

    uykulu kentlere girerdik gece yarıları
    ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
    gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzalıkta
    sarhoş bindiğimiz otobüsün pencersinden
    sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
    sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
    yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık
    ışığı açık kalmış pencerelere, kepengi örtülü dükkanlara,
    yaz bahçelerinden taşan çiceklere,
    adını bile bilmediğimiz bu kente
    neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
    uzun uzun bakardık
    anımsıyor musun?

    ahh o gece yolculukları
    bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
    kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
    gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
    kaç yol arkadaşı?
    sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
    ne kalıyor elimizde?
    ölenler,
    terk edenler,
    bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

    vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
    içimizden kimse gidemedi Amerika'ya
    kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
    yağmur aldı
    rüzgar aldı
    zaman aldı
    o vahşi siyah atları
    herşey o eski rüya da kaldı

    çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
    çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
    öldukleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
    peki sen anımsıyor musun?

    *
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük