bir cahil söylemidir. o kadar cahildir ki ya cemaatin beslediği biridir, ya da zengin bir aileye mensuptur. hayatında hiç burs başvurusu yapmış mıdır acaba? ben, bu burs başvurularını çok kez yaptım, yapanı da çok gördüm. bak sana açıklayayım da o körelmiş zihnin biraz aydınlansın.
birincisi; genellikle üniversite öğrencilerine burs veren kurumlar, bir gruba, bir cemaate ait yerlerdir. buralara burs için başvurduğun zaman, seninle bire bir yaptıkları bir görüşme olur. bu görüşmede sana kendi ideolojik düşüncelerini benimseyip benimsemediğini anlamak için kimi sorular yöneltirler. eğer bunları bilmiyorsan, elenmişsindir. sana burs filan vermezler. he bir de önemli bir refaransın olması gerekmektedir. özel olarak burs başvurusu yaptığın tüm dernek, vakıf, cemaatler aynı şeyleri yapmaktadırlar. senin zekana filan kimsenin ihtiyacı yoktur. senin maddi durumunun çok kötü olması, bu tür kurumların siklerinde bile değildir.
ikincisi; resmi olarak bir kurumdan burs alıyorsan, miktarı her ne olursa olsun ikinci bir kurumdan asla burs alamazsın. bu resmi kurumların verdiği de en fazla 250 liradır. şimdi sana bir soru: istanbul da yaşayıp 250 lira ile geçindiğini söyleyebilen bir öğrencinin, gerçeklikle yakınlığı ne kadardır?
üçüncüsü; harçların önceden ne kadar olduğu meselesi. örneğin, bundan dört yıl önce harç parası 180 liraydı benim bölümde. o sıra aldığım devlet kredisi ise 160 liraydı. çaktın mı bebeğim? bundan sonra eskiden ödenen bir şeyi hesaplarken, aynı şekilde eskiden elde edilen geliri de hesaplayarak bir karşılaştırma yapmalısın. böylelikle daha sağlıklı sonuçlar alacaksın. mesela biz senin mantığıyla gidersek, bundan yirmi yıl öncesinin satış fiyatlarına bakaraktan; ' ulan adamlar bedeva yaşıyorlarmış hacı ya' demek durumunda kalırız. tamam mı, anlaştık mı. şimdi zihninin bazı yerlerinde eksik kalan parçalar tamamlanmaya başladılar mı?
dördüncüsü; ayrıca devlet bursu dediğin şey ise iki kardeş olanlar için oldukça gariptir; biri burs alır biri kredi. burs ise iki dersin kaldığı takdirde iptal edilir. devlet şöyle demek ister burada; 780 tl emekli maaşı alan bir baba, iki çocuğunu okutmak için parası yetmez, ama birisi için yetermiş. eğer bunu mantığın alıyorsa zaten tüm bu okuduklarını unut, eski düşündüğün gibi inanmaya, yüce devletini daha da yüceltip, ona en saygın övgülerini sunmaya devam et.
beşincisi; askerlik meselesi. evet, gençliğimin en güzel yıllarını on beş ay boyunca askerlik denilen yerde geçirmek istemem. daha doğrusu hiç geçirmek istemem. çünkü askerlik çağ dışı, ilkel bir uygulamadır. elime bir silah tutuşturulup, 'git öldür' emrine uymayı kabul etmem, edemem. kalkıp birileri bana vatan haini filan derlerse, onlara asıl vatan hainlerinin, ülkeleri savaşlardan savaşlara sürükleyen, öldürmek için askerler üreten, ülke gelirlerinin en büyük payını askeri alana aktaran ve insanları açlık sınırında yaşamaya mahkum eden devlet adamları ve onların komutanlarıdır derim.
altıncısı: bu askere giderken coşkulu şenlikler yapan, vatan aşkıyla yanıp tutuştuklarını söyleyen şu milliyetçi guruhu askerden geldikten sonra, o askeri sisteme küfür ederlerken görüyorum ya çok gülüyorum usta çok. hoşuma gidiyor bu. seviniyorum da.
yedincisi; bugünlük dersimiz bu kadar delikanlı. kafana takılan şeyler olursa çekinme sor. hadi bakalım.
