devrimci şehit kubilay

entry19 galeri
    6.
  1. devrim şehidi kubilay
    --spoiler--
    atatürk, büyük nutuk’unun başlangıç sahifelerinde, samsun’a çıktığı gündeki ülkenin genel durumunu şöyle özetliyor:

    “düşman devletler, osmanlı devleti’ne saldırmışlar. onu yok etmeye ve paylaşmaya karar vermişler. padişah ve halife olan kişi, hayatını ve rahatını kurtarmaktan başka bir şey düşünmüyor. hükümet aynı durumda. başsız kalmış olan ulus, karanlık ve belirsizlik içinde olup bitecekleri bekliyor. komutan ve subaylar yorgun. yurdun parçalanmakta olduğunu görmekle yürekleri kan ağlıyor. kurtuluş yolu arayanlar, i̇ngiltere, fransa, i̇talya gibi büyük devletleri gücendirmemeyi düşünüyor. bu devletlerden yalnız biriyle başa çıkılamayacağı tüm kafalarda yer etmiş.”

    yine atatürk, daha 1923 yılında şunları söylemiştir:

    “büyük devletler, şimdiye kadar bize şu veya bu sorunlarda gösterişli yardımlarda bulunuyor görünüyorlar. oysa, ekonomik tutsaklıkla bizi felce uğratıyorlardı. öteden beri, bize bazı şeyleri vermiş gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi bir durum alırlar. gerçekte, ekonomide elimizi kolumuzu bağlarlardı. bu tutsaklığa katlanan devlet ileri gelenleri hoşnuttu. çünkü görünüşte azametli bir istiklâl sağlamışlardı. fakat gerçekte ulusu manen yoksulluk çukuruna atmışlardı. bunlar ekonomik mahkûmiyeti kavrayamamış bedbahtlardı”.

    atatürk, sanki bugünleri anlatmış ve atatürk’ün “düşman devletler” olarak nitelendirdiği devletler, başka güçlü devletleri de arkalarına alarak lozan’ın öcünü almaya hazırlanıyorlar. siyasi nüfuzlarını kullanarak, ülkemizin her kesiminde ve kuruluşunda yerli işbirlikçilerini yarattılar. hükümet de atatürk’ün “düşman devletler” dediği ülkelere çanak tutmakla meşgul.

    gerektiğinde medyanın çok önemli bir kesimini, sözde aydınları ve bilim adamlarını, bazı dernek ve meslek kuruluşu yöneticilerini amaçları doğrultusunda kullanabiliyorlar. sindiremedikleri veya doğruyu düşünemez hale getiremedikleri aydın sayısı giderek azalıyor.

    artık siyasal islamcılarla, bölücüler cumhuriyetimize karşı el ele.

    neredeyse bize “ne mutlu türk’üm diyene!” demeyi yasaklayacaklar.

    bu ortamı yaratan güçler, bizi kaldıramayacağımız kadar ağır bir borç yükü altına sokarak, i̇nsan hakları mahkemesi’nin yanlı ve amaçlı kararlarıyla, “ancak dediklerimizi körü körüne yaparsanız ancak o zaman sizi avrupa birliğine alırız” tehditleriyle ülkemizi kuşatma altına almaya çalışıyorlar..

    bundan sonra olacaklar bellidir. “küreselleşiyoruz”, “devleti değil, bireyi ön plana çıkarıyoruz”, “demokrasinin önünü açıyoruz” gibi parlak ambalajlarla sararak hazırlattırdıkları yasa ve anayasa değişiklikleriyle, yaptırdıkları ekonomik uygulamalarla, ülkemizdeki gelir dağılımını daha da bozup, işsizliği artırdılar, köylüyü perişan hale getirdiler, terörü azdırıp turizmimizi baltaladılar, cumhuriyetimizi, şeriatçı ve bölücü akımlara karşı yasal yollardan savunulamaz duruma getirdiler, devletimize sadakatle hizmet eden atatürkçü kişileri görevlerinden uzaklaştırdılar, okullarımızı ve camilerimizi olabildiğince tarikatların kontrolüne sokmaya çalıştılar, üniversitelerimizi çağdaş medreseler haline getirme mücadelesindeler. türk ordusu’nu cumhuriyetimizi koruma ve kollama görevini lâyıkıyla yapamaz hale getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarından hiçbir kuşkunuz olmasın.

    bunları yapmakla amaçladıkları şey, “irtica” ve “bölücülüğün” önünü açmak ve böylece savunmasız kalan türkiye cumhuriyeti’ni paramparça etmektir.

    türkiye cumhuriyeti’nin laik yapısını, islamcı emellerinin önündeki en büyük engel olarak görüp bu düzeni bozmak amacıyla gözü dönmüş karanlık odaklara karşı direnen asteğmen kubilay’ın büyük bir vahşetle şehit edilişinin bugün 77’nci yıldönümüdür.

    1925 yılında cumhuriyet rejimine karşı şeyh said isyanından sonra tanık olduğumuz önemli irtica olayı. 23 aralık 1930 günü, 77 yıl önce soğuk bir aralık sabahı, giritli mehmet ve beş arkadaşı, “müslümanım diyen sancağımızın altında toplansın...” nidalarıyla menemen’e ateş düşürdü. bu sahte mehdinin maskesini düşürmekle görevlendirilen genç asteğmen kubilay’ın kör bir testereyle kesilen başı ile yeşil sancak kana bulandı. sonu daha kanlı olacak bu isyan çok geçmeden bütün menemen’e yayıldı. ordu’nun müdahalesi ile açılan top ateşi sonucunda mehdi mehmet ve arkadaşları öldü. menemen’de açılan i̇stiklal mahkemesi’nde 144 kişi yargılandı. bunlardan 23 kişi ibret için menemen meydanında asıldı.

    sayın ismet inönü, “ben irticanın kokusuna o kadar hassasımdır ki, cumhuriyet’i kurduğumuz günden beri bilirim o kokuyu... katil, hırsız, komünist, faşist hepsi canından korkar. ama bu mürteci gerici öleceği zaman kendisinin hz. peygamberin yanına gömüleceğini sanır... bunlarda ölüm korkusu yoktur. her şeyi yaparlar” diyordu.

    sayın genelkurmay başkanı yaşar büyükanıt “bağrından çıktığı yüce türk ulusu’nun engin sevgi ve güvenine mazhar olan türk silahlı kuvvetleri, atatürkçü düşünce sistemi doğrultusunda aldığı eğitim ve sahip olduğu çağdaş donanımla, daha iyiye ulaşmak için var gücüyle çalışmasını sürdürecektir. türkiye cumhuriyeti’nin ulusal, laik ve üniter devlet yapısına kastedenler, türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olan türk silahlı kuvvetleri ve ulusumuzun kararlı duruşu sayesinde emellerine ulaşamayacaklardır” diyor.

    hiçbir zaman unutmamamız gerekir ki, avrupa birliği ancak ve ancak batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda yeni menemen olayları yaratabilirler, çankaya’ya da çıkabilirler, ülkeyi karışıklıkların içine de itebilirler. uyanık olmak zorundayız.

    yol haritasını da atatürk çizmişti zaten. başka bir devlet adamı bize daha çağdaş, daha batıya yönelik bir yol haritası önermedi. izlemeyi bile beceremiyoruz. bizi
    affet atam.
    --spoiler--
    0 ...