nuh tufanı

entry57 galeri ses1
    17.
  1. kuran'daki anlatımı ısrarla görmezden gelinen olaydır. insanların tüm bildikleri incil ve tevrat'ın anlatımlarına dayanmaktadır. maalesef müslümanlar bile bu mitleri gerçek kabul edip anlatmaktadır. bu iki kitabın anlatımının ne kadar sorunlu olduklarını anlatmanın yeri burası değildir. tevrat'ın verdiği detaylar pek çok insanın aklına hikaye ilgili şüpheler oluşmasına neden olmaktadır ve oluşması da gayet normaldir. geminin ölçüleri, her çift hayvandan birer tane alındığı iddiası, tufanın evrensel ölçekte olması. vs vs...

    oysa, kuran'da evrensel bir tufandan söz edilmez. yani aslında nuh tufanı her nerede meydana geldiyse sadece orayı etkileyen büyük ölçekli bir felaketti.

    nuh'un yaptığı gemi kendi zamanının teknolojisi ile işçiliğinin elverdiğinin ötesinde değildir, olamaz da...

    kuran'da gemiye bütün hayvanların alınmasından söz edilmez. çünkü ortada tüm hayvan soyunu yok edecek bir küresel felaket yoktur. alındıysa bile bu, tevrat'ın abarttığı şekilde her hayvandan bir çift şeklinde değildir. muhtemelen o bölgede insanların en çok kullandığı büyük ve küçük baş hayvanlardan bir kaçıydı.

    kuran gemin cudi'ye oturduğunu söyler. bu cudi'nin bu gün bildiğimiz cudi dağı olup olmdığı meçhuldür. zira cudi kelimesinin farklı anlamları da olabilir, vardır da...ayrıca tevrat'ın ağrı dağından söz etmesiyle ilgili şöyle bir açıklama da mecuttur.

    eski süryanice'de kardû olarak bilinen bu dağ, van gölü bölgesinde, bugünkü suriye'nin el-cezîre eyaletinin merkezi olan ibni ömer cezîresi adındaki şehrin takriben yirmibeş mil kuzey batısındadır. ağrı dağı'nın değil de sözü geçen bu dağın hz. nûh'un gemisinin oturduğu dağ olarak şöhret bulmasını sağlayan mezopotamya'nın sözlü geleneğidir... hz. nûh'un gemisinin oturduğu yerin burası olarak gösterilmesi, şüphesiz, babil efsanesine dayanmaktadır (encyclopaedia of islam i, 1059). ama hatırlanmalıdır ki, ararat ismi (asurcası urartu) bir zamanlar cûdî dağı'nı da içine alacak tarzda van gölü'nün güneyine kadar bu bölgenin tamamı için kullanılıyor olabilir: kitâb-ı mukaddes'deki; gemi ararat dağlarının üzerine oturdu (tekvîn viii, 4); ifadesi de bununla açıklamasını buluyor.

    muhammed esed meali hud 44 ayetinin yorumundan.

    bu hikaynein sümer ve babil kaynaklarında da olduğu ve dolayısıyla kutsal kitapların onu oradan aşırdığı şeklindeki iddia ise saçmadır. nedeni ise nuh'un tüm bunlardan daha eski olmasıdır. eğer böyle bir felaket yaşandıysa ve muhtemelen de o bölgede meydanda geldiyse babil ve sümerlerin bundan haberdar olması son derece normaldir. tevrat'ta verilen tarihler bu karışıklığa neden olmuştur ki kuran'da böyle detaylar yoktur.

    kuran'da hud 40. ayatte gemiye birer çift alınması ifadesi geçer.

    muahmmed esed yorumu:
    zevc terimi, öncelikle çift oluşturan şeylerden, varlıklardan ya da kişilerden her biri anlamına gelmekle birlikte, çift, anlamında da kullanılmaktadır. buradaki ifade akışı içinde ilk anlamıyla kullanıldığı açıktır; sonuç olarak da, min kullin zevceyn isneyn ifadesi için yapılabilecek en uygun çeviri yukarıdaki gibidir. hz. nûh'a gemiye alması buyurulan hayvanlara gelince, bununla kitâb-ı mukaddes'de anlatıldığı gibi, yeryüzündeki bütün hayvanların değil, fakat hz. nûh'un hâl-i hazır elinde bulunan evcil hayvanların îma edildiğini düşünmek yerinde olur.

    edip yüksel yorumu
    nuh'un gemisi, birbirine bağlanmış kütüklerden ibaret basit bir gemiydi (54:13). tufan ise, nuh'un halkıyla, ölü deniz bölgesiyle sınırlı idi. gemiye alınan hayvanlar ise nuh'a ait çiftlik hayvanlarıydı. hikayeci din adamları, gemiyi, tufanı ve hayvanların sayısını abartmışlardır.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük