eskidendi. cocuktum. bazen tatillerde köye giderdim, babaannem ve dedemin yanına, taptaze yumurtaların ve ineğin memesinden yeni sağılmış sütün baş aktör olduğu kahvaltılar beni beklerdi, bilirdim. amcaoğlu ve halaoğlu da gelirdi,ekip tamam olurdu.
haylazlıklar baslardı, binbir türlü haytalık yapılırdı yanımızda korkulan bir dede olmasına rağmen, ama o bize çok kızmazdı, biz de onun yanında çok şımarmazdık.
kahvaltılar yapılırdı,yemekler yenilirdi,tarlaya gidilirdi,bahçelere dalınırdı, bazen de arkadaki evden ,dedemin arkadaşı ' hüsiin emmi ' gelirdi ve sonra dedemle hüsiin emmi baslardı " gecin oturun bakalım şöyle ,kerrat cetvelini biliyo musunuz bilmiyo musun görelim" diye, bizim tembel iki kuzen hemen tırsardı, bense gayet rahattım, bilirdim çünkü, zaten cok da zor bişey değildi, dedemden ve hüsiin emmi'den aldığım bir aferinle biterdi bu seromoni.
kerrat cetveli'nin sorulduğu yaşı çoktan geçtim şimdi, bizim haylaz kuzenler erkenden evlendi, ikisi de baba oldu; bense şimdi sadece o günleri özlüyorum...ne taze yumurtalar kaldı şimdi , ne taptaze sütler, ne dalından yediğimiz incirler, ne hüsiin emmi ne de kerrat cetvelini soran dedem...