a thousand splendid suns

entry80 galeri
    28.
  1. --spoiler--
    bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
    ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşini.
    --spoiler--
    50 sayfa okuyup uyumayı planlarken, 250 sayfayı bir solukta okuyup, iki defa ağlayarak bitirdiğim kitaptır. *

    dünyanın en asil kadınları afganistan'daymış dedim. ülkede son 40 sene içindeki vaziyet anlatılmış, taliban yönetimindeki şeriat koşulları altında yaşayan iki kadının; leyla ile meryem'in kaderlerinin nasıl kesiştiği hayrete düşürmüştür.

    kitapta yaşananlar bir kurgu olmasına rağmen, 60 yaşındaki adamın 14 yaşındaki kızı arzulaması, nikahına alması nedense tanıdık geldi ve nefretten çıktım iki tur attım. beyni s.kine monte edilmiş, bunu da dîne yamayan ibişlerin cümle cemiline lanet ettim.

    mantık evliliği yaparak doğmuş bir çocuk olmaktansa; severek, sevişerek dünyaya gelen bir piç olmayı tercih edeceğimi anladım.

    ha! başka ne anladım? kitabın sonlarına doğru, yazarın hafiften abd propagandası yaptığını, bir amerikan rüyası peşinde koştuğunu, abd'nin sanki girdiği her ülkede işleri yoluna(!) koyduğu izlenimini vermeye çalıştığını anladım. nedeni yazarın lübnanlı olmasına rağmen abd'de yaşaması olabilir. bu biraz işi bulandırdı. yine de halit hüseyni'nin ilk kitabı uçurtma avcı sını okuyacağım.
    --spoiler--
    erkeğin kalbi fesattır, bir ananın rahmine benzemez, sana yer açmak için genişlemez, kanamaz.

    --spoiler--
    3 ...