bir kıza en değerli 30 gününü verirsin ve o 30 gün sonra gider seni beş para etmez biriyle, hatta gerçekten hiç tanımadığı biriyle aldatır, bu masum bir aldatma olsa da aldatma aldatmadır ve sen yıkılırsın, sonbaharda soğuk betona düşen kızıl yapraklar gibi savrulursun ordan oraya...
oysa ki ne güzel başlar ilişki, ne kadar romantiktir ilk öpüşmeniz ve ne kadar şefkat doludur sevişmeleriniz, öyle ki kıyamazsınız dokunmaya bakmaya, hırçın kavgalarınızda kıyamazsınız vurmaya. Lakin o sizi ilk bulduğuyla gözünü kırpmadan aldatır, hem ona hem size "seni seviyorum" der...
artık o bir kötü kadındır sizin için, ona hain planlar hazırlarsınız, etrafına ördüğü kaleyi yıkmak için toplar dökersiniz dökümhanenizde ve bağrını deşmek için kılıçlar hazırlarsınız yaktığınız kor ateşle ve yüreğinizden kopan bir parçayla yaptığınız çekiçle... uğraşırsınız, didinirsiniz, onu mahvettim sanırsınız ama savaş bittiğinde bir bakarsınız ki siz mahvolmuşsunuz bir kez daha...
bir kıza hakettiğinden fazla değer verirsiniz, şımartırsınız ama o kız haspanın tekiyse yine haspalığını yapar ve ihanet eder, o sırada sizin de başkalarına yaptığınız ihanetler gelir aklınıza, hiç şaşmazsınız dünyanın kahpeliğine o zaman işte. Herkes ettiğini bulur dersiniz ve köşenize çekilirsiniz yenik bir boksör edasıyla.