mete akarsu. 1952 doğumlu delişmen mi delişmen bir genç(ti). kaba bir hesapla şimdilerde 60'lı yaşlarına merdiven dayamıştır. zaman onu değişik limanlara ve coğrafyalara sürükledi. Yaşadığı mekanlara, hapisteki arkadaşlarına, limandaki yaşlı balıkçılara sordum, eski dostlarını ve biricik aşkı müzik öğretmenini aradım. hepsi bir şeyler söylediler.
mahallenin manavı:
mete iyi bir çocuktu ve babası olacak puşt yaktı onu. Taze portkalım var vereyim mi? Almayacaksın kapama tezgahın önünü.
müzik enstrümanları satan dayı:
arasıra bana uğradı aynı mandolinden iki üç sene arayla beş altı kez aldı.
necati:
zamanında bir iki kez dövdü beni. bu bana iyi ders oldu. şimdi ben de fakirleri paramla dövüyorum. 2011 seçimlerde istanbul üçüncü bölgeden akp milletvekili adaylığımı açıklayacağım.
müzik öğretmeni inci:
evet hatırladım mete, bana aşık olan, seranat yapan çocuk. onun sayesinde adım sübyancıya çıktı. meslekten ayrılmak zorunda kaldım. şimdi evlere gündeliğe gidiyorum. size de geleyim mi cumartesilerim boş.
aylin:
sevdim. soner'i deli gibi sevdim. teklifi kabul etmedim ve kutuma gittim. konfeti beklerken üçün birini aldım. mete şimdi akçay'da balıkçılara sorun gösterirler.
balıkçılar:
abi bi siktirin gidin, kaybolan herkesi bize sormayın, na şurda karakol var oraya sorun!
polis:
o küpe ne lan?
ve sonunda işte mete:
onu denize açılırken gördüm. dalgalara yumruk atıyordu, balıklara "neden beni sevmediniz" diyordu. bıraktım onu öylece. hiç evlenmmemişti. beni gördü usulca yanıma yaklaştı "ateşin var mı aga" dedi. sigarasını yaktı. "inci" dedi. hala unutamamıştı belliydi. "siker" dedi. anlamadım. "inci siker aga" dedi. koşarak uzaklaştım. o yolunu çizmiş inci sözlüğe yazar olmuştu. arkamdan "@2 hunharca sikmiş" dedi. duymazlıktan geldim.