başlamasıyla bitmesi bir olmuştur filmin, zira film sizi öyle bir havaya sokar ki izlemek için oturursunuz ancak bir bakmışsınız film bitmiş siz sadece boş ekrana bakmaktasınız. işte böyle bir film love actually, senaryosu zekice hazırlanmış, müzikleri harikulade, oyuncuları yerinde ve sağlam, karakterler arası geçiş çok iyi ayarlanmış, ve konuyu çok iyi işlemiş. yani kötü yanı yok aksine izlemek için bir yığın iyi sebeb var filmde. ve en önemlisi ise film bittiğinde yüzünüzde kocaman bir gülümseme bırakması... 8/10
küçük çocukla üvey babası bank'ta oturup konuşmaktadır, çocuk babasına aşık olduğu söyler, adam rahatlamıştır zira çocuğun sıkıntısının daha büyük olduğunu düşünmektedir.
- pekela tamam biraz rahatladım.
- neden
- çünkü ben daha kötü bir şey olmasını bekliyordum.
-aşk acısından daha kötü bir şey mi?
-hayır, haklısın. kesinlikle acı vericidir.
adam en yakın arkadaşının karısına aşıktır fakat bunu bir türlü söyleyemez, ne evlenmeden önce ne sonra söylemiştir, ancak en sonunda bunu ona söylemeye karar verir ve noel günü ona kartlar hazırlayıp evine gider, kartlarda şöyle yazmaktadır...
noel korosu olduğunu söyle
biraz şanslıysam seneye,
bu kızlardan biriyle çıkıyor olacağım (ünlü kadınların resimlerini gösterir)
fakat şimdilik
hiçbir umut ya da beklentim olmadan
sırf noel olduğu için
ve noel'de yalan söylenmez (parantez içerisinde yazılmıştır)
bence sen mükemmelsin
yaralı kalbim seni sevmeye devam edecek
sen böyle olana kadar... (yaşlı ve kemik yığını haline dönüşmüş kadın fotoğrafı gösterir)
mutlu noeller...
sonuçta kadın adamın dudağına küçük bir öpücük kondurur. ve adam iki cümle kurar.