eğer bir insan maddi açıdan yoksunluk içinde ise elbette felsefe gereksiz duruma düşüyor. siz açlıktan kıvranan bir insana hayatın anlamını, varoluş problemini, ahlak felsefesini anlatamazsınız doğal olarak. bir şeyin anlamını, varlığını, nedenini ve niçinini sorgulamak için öncelikle asgari düzeyde de olsa, insanın doğal ihtiyaçlarının karşılanması gerekir.
antik yunan kuntik yunan diyoruz fakat mesela o büyük düşünürlerin hemen hepsinin köleleri vardı. felsefe belli bir kesime özgü idi. özgürlüğü olmayan insanın düşünmeye vakit ayırması düşünülemezdi. çünkü felsefe 'düşünmeyi düşünmek'ti ve kölelerin buna hakkı ve dahi zamanı yoktu. zamanın şartlarına göre değerlendirirsek, bu büyük düşünürlerin kölelik olgusunu yadırgamaması doğal karşılanabilir.
öte yandan hayat kadar mucizevi bir şeyi anlamaya çalışan, nedeni ve niçini sorgulayan bir sisteme gereksiz demek, en kibar ifadesi ile 'ot' gibi yaşamaktır. yanlış anlaşılmasın, ot gibi yaşamak derken asla bir aşağılama söz konusu değil. bu da bir tercihtir. kimse kimseyi düşünmüyor, sorgulamıyor, eleştirmiyor diye suçlayamaz.