O nedenle insanın tasarımcı sandığı şey aslında kendi bilincidir sadece. Evrenin bilinci yoktur, fakat karmaşıklığı bizim çok daha ötemizdedir. Öyleyse çok daha mı zekidir? Hayır, çünkü bilincin eşiği olduğu gibi bir de sınırı vardır.
5 milyarlık karınca kolonisi olamaz dağılır. kaos eşiğinin başlangıcı yani dizgeli hali olduğu gibi sonu yani kaosa dönüştüğü ve artık her türlü öngörüyü ve düzeni yok etmeye başladığı bir kuantum eşiği de mevcuttur. karmaşıklık eşiği aşılınca düzen tamamen yok olur, öngörülemez, tetikleyicinin etkisi sistemi bir arada tutmaya yetmez. Yani sonsuz zeka, 0 zeka hiç zeka demektir, öngörülemez, öngörü yapamaz. Feromonlar ve karıncaların etkileşimleri 1 milyon karıncayı bir arada tutamaz. Akıl milyarlarca insanı bugün bir arada tutamamaktadır halen, yetersizdir bunun için. Süper zekaya sahip normal bir insanın bin katı nörona sahip beyin çok zeki olamaz. tam tersine kaosa düşer ve hiç düşünemez.
Ancak insan nüfusu 5 milyarı geçmiştir ve bu konuda küçük canlılarında hepsinden ötedir. Nüfus olarak değil. Bugün 5 milyarı aşkın insan toplumu sınırlara sahip olsa da tamamen birbiriyle ilişki içindedir ve kopukluk giderek azalmaktadır. Nöronların fazlalığından oluşmuş insan aklı, kendi populasyon dengesini de çevresel etkiden bağımsız olarak kontrolü altında tutabilmektedir.
insan denen memeli hayvandaki nöron sayısı kritik eşiğini aşmıştır. Aslında bu kritik eşik her aşamada aşılmıştır evrim sırasında. Halende aşıldığını söyleyebiliriz her yeni nesilde. Çünkü her açıdan en avantajlı olanların yaşama şansı diğerlerinden daha fazladır. insanda bulunan tek bir nöronun 1000 ile 10000 arasında bağlantı noktası bulunur ve basit bir şekilde elektriksel ve kimyasal olaylara tepkide bulunurlar. Dahası en fazla bağlantı yapabilen çok dallı nöron çeşidi, insanda diğer türlere oranla daha fazladır. Yani bilincin ve aklın nedeni olan nöronlar, aslında tek bir karıncadan da çok daha aptal olup, hiç bir bilinç benzeri nitelik taşımazlar. Sadece elektriksel ve kimyasal reaksiyonlar gösterirler. Bir aradayken yani toplamda aklın nedenidirler.
insandaki nöron sayısının 100 milyar olduğu söylenmektedir. Şempanzelerle serebral korteximiz bile ortaktır. insan beyninde olup diğer hayvanlarda olmayan ise sadece gelişmiş ön lob dur. Kalınlığı 1 mm dir. (evet farkımız sadece bu) Ancak hacimsel bakarsak diğer işlevleri oluşturan bölümlerin bazılarınında daha fazla yer kapladığını söyleyebiliriz. Ancak bu bölümlerinn işlevleri de belirlidir. Ön lobu hasar gören insanın vücut işlevlerinde bir bozulma olmamakta, fakat bildiğimiz şekil aklı gitmektedir.
insanda bazı kaynaklar 100 milyar bazıları 25 bazıları da 10 15 milyar nöron olduğunu söylüyor. Tabi canlı birinin nöronlarını sayamadığımızdan ve ölünce de öldüklerinden, bunlar tahmin olsa da 10 milyardan fazla oldukları açık. Her biri çevresindeki bir diğer 1000 tanesiyle onlar da diğerleriyle şeklinde düşünürsek ne derece karmaşık kombinasyonlara dayalı bir ilişkinin ortaya çıktığını anlarız. Üstelik bu sistem geri beslemelidir. (feedback) Yani burada tek yönlü bir ilişkiden de bahsedemeyiz herhangi organdaki her durum nöronlarda, nöronlardaki her tepki de sistemde karşılıklı etkiler yaratmaktadır.
Yukarıda her nesilde değişir demiştik. Aslında her an değişir. Nöroloji beynimizin tamamını kullanmadığımızı söyler. Ancak bu yanlış algılanır. Yani ortada bir gizem ya da ruh yok. Akıl ne ise (nöronlardan oluşmuş beyin) benliğimiz dediğimiz de biziz yani yaşayanız, başka şey aramak bilmemekten kaynaklıdır. Nöronlar bizim yaşam koşullarımıza ve çevreyle olan ilişkilerimize göre biçimlenmekteler. Bazısı kullanılmaz sabit kalır, çürür. Kimisi çok kullanılır miyelinle kaplanır,ve iletimi hızlanır. Bir mühendisin beyni farklı, bir sporcunun farklıdır. Her birinin yaşam biçimine göre yeni bağlantılar ve ilişkiler oluşmaktadır. Dolayısıyla da yaptığımız her eylemde beynimizde değişime de neden olmaktayız; bilgisayarlar gibi statik değildir aklımız, canlı hücrelerden oluşur sürekli etkileşiriz. Her an farklı bağlar oluşmakta ve buna tecrübelerimiz ,zihnimiz demekteyiz. O nedenle kafa travmalarında en sık rastlanan şey hafıza yitimi, travma fazlaysa kalıcı zeka geriliği olmaktadır.