1980 sonrası merkezi yönetimin yetersiz kalması sonucu yeni kamu yönetimi anlayışının etkisi ve ademi merkeziyetçi yapının özendirilmesi ile kendini daha güçlü bir şekilde gösteren demokrasinin ideal şeklidir.
paydaşlarla beraber yönetim anlamına gelen yönetişim kavramında kararla ilgili herkesin karara etkisinin olması istenir. fakat burada şu sorun ortaya çıkmaktadır katılım konusunda herkes eşit şartlara sahip midir? bu soru beraberinde yönetişim kavramının yönetimi kapitale sahip unsurlara bırakılması mı demektir? korkusunu beraberinde getirmektedir. belirtmek gerekirki yönetişim katılımdan farklı bir oldudur yani tek taraflı belli zamanlarda gerçekleşen bir süreç değildir. dinamiktir. uluslararası örgütlerin (imf, bm v.b.) desteklediği bir kavramdır. yerel yönetimlerle doğrudan ilişkisi olan yönetişim kavramı uluslararası sermayenin işini şu şekilde kolaylaştırmaktadır.
kendi yararına kararı alacak kişi yerel olduğundan etkilemesi daha kolaydır. Fakat ABD gibi sanayisi ve sermayesi yüksek olan bir çok grup olduğundan bir grubun kendi yararına karar çıkartması daha zordur bu nedenledir ki güçlü ekonomilerde ve katılım konusunda eşit çok sayıda grubun olması yönetişimin işlevselliğinin yegane unsurudur.