araladım kapıyı, son kez bakmak geldi içimden, yapmadım. çıktım ve kapıyı usulca kapattım. hava soğuktu, ellerim bavulların ağırlıklarından mı yoksa bu soğuktan mı acıyordu... yürümek öyle zor geliyordu ki, kar da vardı hem, geri dönmek istedim, biliyordum ki o arkamdaki camdan bakıyordu bana, dönmedim. bir sigara yakmak geldi içimden, ellerim donuyordu, belki bir kahve, sıcak bir gülümseme ama hayır yol uzundu ve hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. hızla yürümeye başladım, o her zaman yumuşak görünen kar taneleri sanki yüzümü çizerek geçiyordu yanımdan, anılarım gibi... bir araba durdu sormadan bindim, konuşmuyordum sadece düşünüyor ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum, merkeze dedim adama, merkze gidebilir miyim. adam halimden anlamış gibi kafasını sallayıp gaza bastı. arabanın karda boşta dönen lastikleriyle fırlattığı kar tanecikleri kadar dağılmıştım. araba durdu hiç bir şey demeden indim arabadan, aman allahım bu ben miyim bir teşekkür bile etmeden indim diye düşünürken adam bastı gaza ve ben ekzoz gazına boğuldum, nefes almak istiyordum, kaçmak, uzaklaşmak. ama her şey o kadar uzak geliyordu ki, belki geri dönmeliydim bir an dönüp geldiğim yola baktım o yol hiç uzak gelmiyordu oysa, sanki yürüyerek gidebilirdim, ama daha adım atmadan tekrar döndüm ve çantalarımı aldım, yürümeye başladım. düşünüyordum artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, yürüdüm... karnım açtı, belki geri dönmeliyim diye düşündüm ama beni oradan götürecek trenin istasyonuna varmıştım, hızla girdim istasyona, biletimi aldım, tren geldi ve bindim. evet artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı, önümde bir yol, büyük bir şehir ve sadece ben. artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı...