kültür endüstrisi, kapitalizmin yeniden üretiminde büyük rol oynayarak , herhangi bir duyumdan yoksun, kendi insiyatifini yavaş yavaş kaybeden ve memnun bir tüketici üreten bir kurumdur.adorno ve horkheimer'in belirttiği gibi ''izleyicilerden bağımsız hiçbir düşünce beklenmemelidir'' birileri cebini diğerlerinin cebinden aldıklarıyla doldururken arada kurulan naylon düzenle insanlar eylemsizliğe itiliyor.kültür endüstrisi, ne yaptığını bilmeyen ve durmaksızın eğlenen bir kitle toplumu yaratmanın yanı sıra , kapitalizm yanlısı ideolojileri de aktif olarak yayar.uyum sağlama,tüketme,sıkı çalışma ve bireysel olarak başarma gereksinimleri ile ilgili mesajlar,kültür endüstrisi ürünlerinin tipik bir özelliğidir.bunlar işgücünün motivasyonuna yardımcı olur ve kollektif eylemi engeller.bir bakıma yeni dünya düzeni bile denilebilir.zengin ve fakir kavramı yüzyıllardan beri süre gelirken bu kavramla uçurumlar en aza indiriliyormuş gibi gösterilsede aslında sadece para babalarının lehine gelişen bir kurumdur.yüksek sınıf üzerinden kurulan o ciddiyet en aza indirilirken ,fakir sınıfın bu dengesizliğe ,adaletsizliğe karşı isyanı da bastırılır ,o öfkesi susturulur.
tam anlamıyla bir çıkar ilişkisi düzeni kurulur.dışardan bakıldığından iyi niyetli bir kurum gibi görülsede aslında her bir mekanizmasına çıkar ilişkisini donatmış bir kurumdur.efendiler ve tüketicilerin oynatma düzeni.müşteriler el üstünde tutuluyormuş gibi gösterilerek uyutulur ama en fazla tüketicidir.sanatta kültür endüstrisinden payına düşeni almıştır.tüketim toplumunun getirilerine göre sanat üreten bir düzen hali olmuştur.