09.12.2010 tarihinde BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Diyarbakır'daki KCK davasında kürtçe savunma yapılmasına izin verilmediği için Meclis'te kürtçe olarak 3 kez "Hun daravkerin, ev daravkerin (siz yalancısınız, onlar yalancı" demek suretiyle yaptığı protestodur.
Hasip Kaplan'ın hangi dilde konuştuğundan çok o dilde neler söylediği çok daha önemli. "Buraya El Beşir geldi, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin "katil" diye tutuklama kararı verdiği bu kişi kendi dilinde konuştu, yazdınız. Ama 20 milyonun üstünde kürt yurttaşı çıkıyor, burada "bilinmeyen dil" yazıyorsunuz. Sayın Adalet bakanı, hangi adalet" dedi. Bunu da meclisteki konuşmasının tutanaklara bilinmeyen dil olarak geçtiğini bildiğinden söyledi.
Şimdi bazı şeyler var ki burada işler değişiyor. Ben bu ülkenin bölünmemesi için, askerlerinin ve vatandaşlarının ölmemesi için herşeyi yaparım. Ama burada Hasip Kaplan haklı... Haklı işte anasını satayım. Vicdanım izin vermez. Bu ülkenin nüfus cüzdanını taşıyor kardeşim o insan da... Ve kabul etsek de etmesek de Türkçe bilmeyerek büyüyor. Neden kendi dilinde konuşulmasına bu tepkiyi veriyoruz bu insanlara, bize de yakışmıyor.
Üzerinde sadece 1 değil onlarca etnik ulusun yaşadığı bir ülkeyi yöneten Osmanlı siyasileri bu tip tartışmaların oluşmasına izin vermediler hiç bir zaman.
Milliyetçi duygularımız ile çatışsa da bu ülkede milyonlarca kürt yurttaşımızın yaşadığını artık kabul etmemiz gerekiyor. Sıksanız da, öldürseniz de, hapse de atsanız yaşıyorlar işte. Yaşasınlar da... Bu ülke üzerinde farklı dilleri konuşan insanlar yaşayabilir, anlaşabilir, birbirlerine sırtlarını dayayabilir, bir bütün olabilir.
Buna inanmak istiyorum öncelikle...
Görmezden gelinerek hiç bir sorun çözüme ulaşmayacak! Maalesef...
