ayıptır söylemesi geçen gün çok ünlü bir istanbul barındayım. içmişim bir de votka fişneleri lak lak kapasitem armor seviyesinde etrafta bizim camiadan bir ton hatun bir ton bey. muhabbet de gani. yaktım pipomu önce derin bir nefes aldım, uzaklarda, beni kesen sol bacak tarafındaki yırtmacındann jartiyeri gözüken ve bana doğru bakan dişile doğru üfledim umarsızca. sedat vardı yanımda.. bizim edebiyat kahvesinden sedat.. ilahi sedatçım o fular öyle mi bağlanır alla sen dedim bir nefes daha çektim pipomdan. ha pipom dedimse de öyle de basit kapalı çarşı malı da değil hani bariz oltu taşı pek kibar içimi.. muhabbet ilerdikçe coşuyorum etrafımı saran kalabalıktan uzak karşı masada ki siyah jartiyerli bayanı görmeye çalışıyorum arada sıra taburemde doğrularak.. o da beni.. neyse ne diyordum sedatçım o fuları düğmük yapıp gömleğinin içine sokacaksın. böyle de fransızlara benzemişsin azizim..ahahaha.. erken seçim de yapılmalı hani. milletin geleceği için..sonra bu barlarda nasıl rahat rahat içeceğiz değil mi azizim.. ahaha.. barmen!! bir kadeh daha lütfen... ilahi sedatçım şeytan diyor git yerleş bir evropa ülkesine! nedir kardeşim bu memlekette ki keşmekeş.. ha keşmekeş dedim de! bizim sanat atelyesindeki çocuklar da bir dergi çıkarıyorlarmış keşmekeş adında.. editörlük teklif ettiler kabul etmedim.. ahah zibidi gençlik parasız yardım istiyorlar..biz de boşuna okumadık azizim 20000 kitabı.. neyse sedatçım ben karşı masa da bir arkadaşımı gördüm yanına uğrayıp çıkıyorum yarın görüşmek üzere. öptüm canım. yengeyi de..