Sızlıyorsa yüreğin dünya gailesinden
Yaralı kartalleyin dönüp duran yerlerde
Tutsak kanatlarında taşıyarak benleyin
Yazılı bir dünya, soğuk ezici hem de
Eğer ancak kanadıkça yaran atıyorsa
Aşkının ışıtmaz olduğunu görüyorsa
O biricik yıldızının o yitik ufkunu
Bu tutsak ruhum gibi senin de ruhun sonra
Usanıp o kulluktan, kara, acı, ekmekten
Tutup o kürekleri bırakmışsa bir yana
Eğilmiş ağlıyorsa sulara bakaraktan
Arayarak uzak bir yol sonsuz dalgalarda
Ve korkuyla omuzunda birden farkedip sonra
O damgayı hani o demirle vurmuşlar
Titriyorsa vücudun giz tutkularla eğer
Üzülüyorsa o kötü kem bakışlardan
Ulu yalnızlıklarda bulmak salt bir yer
Gizlemek güzelliğini tüm o hayasızlardan
Kuruyosa dudağın zehiriyle yılanların
Kızarıyorsa eğer alnın geçerken düşlerinden
Gözü sendeki o pis o hayasız yabancının
Yürü git korkusuzca, şehirleri ko git
Uzat tut ayaklarını o tozlu yolladan
işte uzak kentler, bizim gözümüzle bak git
Yazılı kayaları gibi tutsak insanlığın
Geniş barınaklardır o tarlalar, ormanlar
Karanlık adalarla çevrili deniz gibi hür
Yürü elinde çiçekler tarlalar arasından