1908 yılında inşa edilen gar.
ne inşa yılı, ne amacı, ne de işlevi... hatta ve hatta o muhteşem mimarisi. hepsi arka plandadır bu ülke insanları için, bizler için.
bizler için, orayı soluyanlar için küçük ama çok değerli bi dünyanın simgesidir-başkentidir haydarpaşa garı.
sabah hızlı hızlı hazırlayıp içine her bi şeyimizi sıkıştırıp o bankta unuttuğumuz çantamız orası
yeşilçam'ı sevdiren merdivenimiz
ağlayanımız ağlatanımız bi o kadar güldürenimiz gülenimiz
alkışımız yağmurumuz
ayrı ayrı ve bütün bi dünyamız
n'oluyor peki sonra. bu dediklerimizin milyonda birini yaşayamayacağımız bir projeye adı konuluyor. adı elbet oraya hiç yakışmıyor. peki sonra ne oluyor. yanıyor, yanıveriyor.
bağdat bağdattır, istenildiği kadar bombalansın. babil babil, roma romadır istenildikleri kadar yağmalansınlar.
istanbul haydarpaşadır, istenildiği kadar yakılsın. dünya yanar, hayaller ve anılar yanmaz.
işte bunun için, sırf bunun için gücü ve inancı göstermeliyiz. o kadar da dayanaksız, bezgin ve dirençsiz değiliz.