bugünkü yazısında muhteşem bir tespit yapmış, çok aşırı soğukkanlı bir siyaset bilimcidir(aslında müthiş bir sosyolog).
--spoiler--
Strateji şu şekilde işliyor: Öğrenci kolektifleri bu eylemler için çok sıkı bir şekilde örgütleniyor ve hazırlık yapıyor. Eyleme katılanlar üç gruba ayrılıyor. Lider grup, bütün hareketleri yönetiyor. Ortadaki militanlar, polisi tahrik edip şiddet kullanmaya zorluyor. Sempatizanlar ise eyleme alıştırılıyor. Pankartlara taktıkları sopalarla polise saldırıyorlar. Polis, şiddet kullanarak grubu engelleme hakkının doğduğunu düşününce maksat hasıl oluyor. Ortalık savaş alanına dönüyor. Sonuçta düşüncesini açıklamaya çalışan masum öğrenciler polisin şiddetine maruz kalmış oluyor. Medya ilgisi devreye girince eylem amacını hasıl ediyor, patoloji yeni muhataplarının cazibe menziline giriyor.
Tehlikeli olan, bu saldırgan kitlesel patolojinin doğrudan kitlesel bir çatışmaya dönüşmesi. Sol radikal gruplarla sağ grupların birbirine girmesi. Bu amaçla çok sayıda provokasyonun sahnelendiği anlaşılıyor.
--spoiler-- http://zaman.com.tr/yazar...le=polisin-orantisiz-gucu