Aslında, avrupalılar için fark etmez bir bakış açısıdır. Türk olmak(müslüman veya değil), avrupadaki fundamental yada faşist düşünürler için yeterli bir sebep olmaktadır. Bosna-hersek soykırımında bu tepkilerini gördük.
Bizi bir arada tutan bağ millet olmamızdır. Bize devlet kurduran, güdüsel davranışlar millet olma bilincinden gelir. Fatih sultan mehmet han'ın vurduğu son darbe ile dinsel-mezhep anlayışı açısından diğer türk beylikleri asimile hatta yok edilerek pasifleştirilerek bizde aristokrasi-düşünen insanların sınıfı yok edilmiştir. Fetihlerle çeşitli ilim adamları-düşünürler devşirilmeye başlanarak sosyal hayatı biçimlendirmeye çalışılmıştır.
Türklüğü müslümanlık ile özleştirerek, milli benlik yerine din-mezhep eksenine girilip osmanlıyı pasifize ederek yıkılmasına kadar gidecek bir bağnazlığa insanları hapsetmişlerdir. Hatta aynı dine mensup olup mezhep farklılığı yüzünden, etki alanlarını belirlemede, asli unsuru(kurucu-hakim), aynı millete-aynı dine mensup olan ama farklı mezheplerdeki memluk-osmanlı-safevi türkleri birbirini yedi. Bu savaşlarda din yüzünden çıktı. Avrupa aydınlanma çağını aynı zamanda millet olma ile taçlandırırken biz ümmetçiliğe bürünüp koskoca imparatorluğu bağnazlık ile yıkmışız.
Elhamdülillah, bir müslüman olarak şunu belirtmeliyim. Bizi bir arada tutan din değildir. Millet olma güdülerimizdir. Eğer din, yeryüzünde bir arada yaşama sanatını sağlasaydı bu kadar kan dökülmez, bu ölümleri kutsallaştırmak için din kullanılmazdı. Din birey ile yaratıcısı arasındaki dialoğu tarif eder. insanların bir araya geldiği toplulukda, sizin dininizin ritüellerini başka insanlara empoze ettiğinizde, size uyum sağlamayan-uymayan hatta aynı dine mensup olan ama bakış açısı başka olan insan ile çatışmanıza yol açar.
Burada millet olma güdüsü-devlet otoritesi, bir arada yaşamı sağlar. Sosyolojik açıdan analiz yapamayan, güdük fikirli insanlar bizi bir arada tutan din sanır.
Basit bir örnek vermek gerekirse yunanistan ile olan sorunumuz ve batı trakyadaki azınlıkları incelesinler. Yunan hükümeti ile batı trakya konusunda anlaşamadığımız tek nokta; oradaki insanların tanımlanmasıdır. Yunan hükümeti batı trakya müslüman azınlık tanımlaması istiyor. Oradakiler ve türkiye uluslar arası hukuk ve sözleşmelerdeki türk azınlık diyor. Kıbrısda aynı dil kullanılıyor, kıbrıslı müslüman diye devlet kursa herkes tanır, ilk önce araplar tanır. Türk tanımını-hakim asli unsuru kaldırın kıbrıs diye bir sorun kalmaz.
Avrupa bizi müslüman olduğumuz için sevmiyor-istemiyor saçmalığına kendimizi kaptırmayalım. Sorun müslüman olduğumuz değil, sorun türk olmamız.