düşünün ki altı yaşındaki kızınıza karaciğer lazım. endişeye gerek yok. adını listeye alıyorlar. ama sıranın kızınıza gelmesi belki altı ay belki iki yıl sürecek olması sizi tedirgin ediyor. sizin için en değerli varlığın gözünüzün önünde erimesi sizi üzüyor. ama birşey yapamıyorsunuz. ne yaparsanız yapın bir karaciğer yapamazsınız. bunu siz de biliyorsunuz. hatta sizin için kızınız o kadar değerli ki kendi ciğerinizi vermeye razı oluyorsunuz. ama siz ne yapmanız gerektiğini düşünürken kızınız ölüyor. düşünüyorsunuz 'acaba ölen bir insanın ciğeri toprak olacağına kızıma verilseydi kızım yaşayacakmıydı?' diye. cevap veriyorum 'evet yaşayacaktı. ama hala 'şimdi gözümü verirsem ahirette gözüm olmadan ne yapacağım?' diye soranlar varken daha yüzlercesi ölecek bu çocukların. hatta birgün ben veya bu yazıyı okuyan sen!
sizden istediğim 'istenmesi en zor şey olan' organlarınız. unutmayın siz öldükten sonra bu organlar hiçbir işinize yaramayacak bunları mikroorganizmalar parçalayacak. ama eğer organlarınızı birilerine verirseniz inanın ki sizin ölmeniz başkasına hayat verecek. bunu düşünmek bile güzel...