Ergenlik döneminde büyük acı çekmektir esnaf çocuğu olmak. Son ders zili çalmadan yarım saat önce başlarsın arkadaşlarınla plan kurmaya "ders çıkışı kesin gidiyoruz pileysteşına, geliyorsun değil mi myzra?" diyerek. E tabi eşek değilsiniz ya Koskoca ergensiniz, gideceksiniz. Gitmemek olur mu lan? "sıkılmadın mı hala eline almaktan geliyorum ulan" dersiniz. Maçın ayarları yapılır ilk maç başlar ilk yarının 35. dakikasında telefonunuz çalar. Arayan kişi her güzel anınız içine sıçan babanızdır mutlak. Bu güne kadar şaşmamış bugün mü şaşacak amına koyim? Gidersiniz tıpış tıpış işinizin başına. Babanız kafa dinlemeye çekilmiştir. sizin tabii içinizi kemiriyordur pileysteşında faruk'un eline verememek.
üniversiteye başlamışsınızdır. Faruk'un eline verirken bu sefer "babam ne bok yiyor lan orada" düşüncesi siker atar içinizi. Eline para geçtiği zaman arar seni "olm paran var mı?" der. var deseniz de gönderir o parayı. Onun da içini sikiyordur oğluna toplu para gönderememek.
Yüzüne sıçılmayacak totoşların babanıza laga luga yaptığını görünce daha bir zordur esnaf çocuğu olmak.
sonuna kadar haklı, stresli babayla büyüyüp çoğu zaman babanın hakkını vermeyi unutmaktır.
Gün geçtikçe daha çok anlamaktır babayı.