rüya görmem ben pek. görsem hatırlarım ama göremiyorum. belki her şeyi çok gerçekçi,çok mantıklı düşünmek istediğimdendir göremeyişim... ya da her şeyi çok derinime gömmeden yüzeyde halledişim,gamsız oluşum.
bir rüya gördüm dün gece. belki de yatmadan önce "istasyon insanları"nı dinlediğimden ortaçgil'den.biri bana dokunuyor,hoşuma gitmiyor. ama somut bir dokunuş değil,ruhuma bir dokunuş. ruha ruh dokunmalıdır,bu dokunan ruh değil. bir silüet bile değil;ki ben bundan korkarım. belli biri dokunuyor belki,bilemiyorum. ruhuma dokunacak,hissedeceğim sanıyorum dokunmadan önce,sonra öyle olmuyor.acıtmıyor.olması gereken,normal bir dokunuş belki... tenime değmesi gibi misal. ama hiç hoşlanmıyorum... hepsi bu. tüm rüyam bu. biri bana dokunuyor,hoşuma gitmiyor.
yorumluyorum sonra... insanların ruhla birleşmesi gerektiğini düşünürüm ben hep,bilirsin. ama hep yüzeysel kalır onlar. güzelsindir,çirkinsindir,yakışıklısındır,karizmatiksindir,'iyi biri'sindir;bu kadar. o yüzeysel olanlar beni severler ya hep istemesem de,bunu da bilirsin. belki onların ruhuma etki etmeyen dokunuşumu içime atmışım,böyle çıkmış ortaya diyorum. sen olsan da böyle derdin,bilirim. çünkü bizim ruhumuz birbirimize değmişti;birimizinki sıcak birimizinki soğuk. hangimizinki hangisi fark etmez. sonra ılık olduk ve birlikte ısındık.
ben rüya görmem,bilirsin. gerçeklerle kendimi acıtmayı severim. ama her gerçek acıtmaz beni,misal sen gibi.