hiçbir aşk katilinin heykeli dikilmedi

entry1 galeri
    1.
  1. dün akşam televizyonda kanallar arası dolaşırken, kral tv, ya da nr1'da rastladığım, sikko bir türkçe pop şarkısını içinde geçen sözümona aforizma.

    şarkıyı bet sesli, keltoş bir herif söylüyor. kim olduğunu bilmiyorum. ilgilenmiyorum da. sadece bir anlık kulağıma takılan bu sözler üzerine nedense bir süre düşündüm. doğru mu söylüyordu bu keltoş? yoksa sadece kulağa hoş geldiği için, düşünmeden yazılmış sıradan bir şarkı sözü müydü? bir anlık duraksamanın ardından ilk örnek geldi aklıma. ulu önder mustafa kemal atatürk... fikriye hanım'a yaptıklarına aşk katli denmez de ne denir? sen bir kadını önce kendine bağla. en zor günlerinde o yanında olsun. bir dediğini iki etmesin. evlensek ya mealli laflar ettiğinde, "ben ulusumla evliyim" gibi gösterişli laflar et. kadın aşkından verem olsun. sonra onu yurtdışına tedavi ayağına yolla ve latife hanım'la evlen. oldu mu şimdi atam? hani ulusunla evliydin atam? fikriye hanım'ın aşk hikayesinin sonunu hatırlamayı yüreğim kaldırmadı. onu düşünmeyi oracıkta bırakıp heykel meselesine döndüm. atatürk örneğim ile, keltoş'un iddiasını çürütmüştüm bile. garip bir haz duydum. ama bununla yetinmedim.

    keltoş "istisnalar kaideyi bozmaz" gibi klişe bir laf etmesin diye, ki çok meyilli duruyordu, ikinci bir örnek düşünmeye başladım. zihnimin derinliklerini biraz kurcalayınca karşıma john f. kennedy çıktı. amerika birleşik devletlerinin 35. başkanı... norma jean baker ya da bilinen adıyla marilyn monroe ile daha senatörken başlayan büyük ve yasak bir aşk yaşamıştı. marilyn evlenmek istemiş, ama başkanlığa adaylığını koymak üzere olan jfk, kamuoyunda oluşacak kötü imaj nedeniyle eşinden boşanmak istememiş ve yıllarca metres hayatı yaşatmıştır dünyaların aşık olduğu bu güzel, çekici ve zarif hanıma. başkan olduktan sonra da devam eden, çeşitli skandallara konu olan ama genelde üstü kapatılan bir aşktı bu. marilyn'in direk beyaz saray'dan miss green takma ismiyle kennedy'e telefonlar ettiği bile söylenir. sonunda ne mi olur? kennedy, çıkan dedikodular üzerine mariyln'le son bir gece geçirdikten sonra ayrılır. dikkat edelim, "son bir gece..." koskoca amerikan başkanına yakışmayan bir davranış, biliyorum ama son geceyi de ihmal etmez bay kennedy. zavallı marilyn bir süre "kardeş kennedy robert" ile falan takılır. ama saplandığı uyuşturucu batağının etkisiyle de bilindiği üzere intihar eder. al keltoş sana bir aşk katili daha... peki heykeli dikildi mi? keltoş durumun farkında olmayabilir ama adam 35. birleşik devletler başkanı. dikilmez mi sözlük. müzesi bile yapıldı.

    http://www.capecodmenus.c...nis-ma/jfk-statue-hyannis

    http://bit.ly/i4W0tw

    hızımı alamadım ve keltoşa haddini iyice bildirip serseme çevirmeyi kafama koydum. zihnimin pek bir derininden bir ses duydum. tam emin olamamakla birlikte sanırım rahmetli eski başbakan adnan menderes'in sesine benziyordu. onun da böyle bir aşk hikayesi vardı sanki dedim ve hemen ufak bir google taraması sonucunda ayhan aydan ismine rastladım. yakın zamanda rahmetlik olmuş bu değerli opera sanatçımızla bir ilişkisi vardı menderes'in, evet. hatta kadıncağız yassıada'da bu aşk yüzünden yargılamış bile. ama menderes'in aşkı katletmeye fırsat bulamadan idam edilmesi nedeniyle aradığım ismin o olmadığını anladım. başka bir şey vardı diye düşünürken buldum ismi: "mukaddes vaner". sayın menderes, eşi berrin hanım'la evli iken tanıştığı bu hanımla büyük bir aşk yaşıyor. bir mektuplar, bir mektuplar... canımın içi falan demeler... işte konuyla ilgili link:

    http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=208914

    peki sonu? sayın menderes ayhan hanım'la tanışana kadar sürüyor bu aşk. sonrası başka bir hikayenin konusu yani. peki ya geride kalan? ilgili linkteki haberde mukaddes hanım'ın kızı aktarıyor:

    "12 sene sonunda aralarına bir kopukluk girdi. annem kendi üzerine aydan aydan hanımefendi’yle temas kurulmasına çok üzülmüştü. artık kopmuştu. ancak telefonla konuşuyorlardı. hep ağlıyordu. dişleri döküldü. onun için çok büyük bir darbe oldu. yıkıldı. yine de saygı ve hürmetle anardı adnan bey’i. adnan bey de devamlı, ‘nasılsın, ne istiyorsun’ diye sorardı. uçak kazasından sonra bilhassa geldi. adnan bey kapıcıya bile ‘bey’ diye hitap ederdi. bu münasebet bitince adnan bey’le irtibat da koptu. annem adnan bey’in yeni arkadaşını da biliyordu. dönemin istanbul emniyet müdürü’nün hanımı suzan hanım vardı. onunla bir ilişkisi oldu."

    haydi buyurun. yorum yapmak istemiyorum. sinirleniyorum zira... peki adnan menderes'in heykeli dikilmiş mi? ne heykeli? anıt mezarı var adamın. istanbul'da yaşıyorsan bilirsin keltoş. topkapı'da... bilmiyorsan da git bir gör.

    neyse. üç tane kapı gibi örnekle keltoşu abandone ettiğimi düşünürken, birden bir şey farkettim ki verdiğim üç örneğin de öznesi erkekti. şimdi bu keltoş bana, "eyy jimmie, ben bu şarkıyı bir kadına yazdım zaten. sen kalkmış bana erkeklerden söz ediyorsun." falan diye başlayan, erkeklerin daha üstün olduğu kanısına vardırdığı beylik bir konuşma yapmaya kalkar, ben de dayanamayıp ağzını kırmak zorunda kalırım diye bir de kadınlardan örnek vereyim, hayata küssün, şarkıcılığı falan bırakıp köşesine çekilsin istedim. hafızamı biraz daha zorladım ama aklıma bir örnek gelmedi. düşündüm, düşündüm ama gelmedi. keltoş'ı sersemletmek isterken ben sersemledim. bir sikko şarkı sözü üzerine bu kadar mesai harcadığıma mı yansaydım, yoksa bet sesli, tipsiz bir şarkıcıya yenildiğime mi yansaydım bilemedim. evet sayın sözlük. rakibimi fazla küçümsediğim için ağır bir yenilgiyi tatmıştım. bet sesli keltoşu emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili haline getirmiştim. hak etmiyordu bunu. bozuntuya vermedim. "sen görürsün keltoş" dedim içimden, "sen görürsün." bu iş burada kalmaz. nasıl olsa alırım intikamımı senden dedim ve bir akrep burcu olarak pusuya yattım. soğuk da olsa, bir gün nasıl olsa yerdim o intikam yemeğini...
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük