katliamlardan geçmiş, yaralanmış; nice ihanetler görmüş, hırpalanmış; sahte dillerin ucuz siyaset malzemesi, kısır tartışmaların yazık gözdesi olmuş; artık "kurtarma" çabalarından bile mustarip, gitti dönmez geri gelmez değerimiz; bizzat biz, kendimiz...
şimdilerde yüz kelimeye indirilmiş haliyle piyasada. kimse şikayetçi değil elli yıl öncesini anlamamaktan; kimse kaygılanmıyor elli sene sonra anlatamayacak olmaktan. kimsenin umurunda değil bu kayıp hazine; ölçü birimleri şaşmış, değer yargıları fena yanılmış...
ileriye bakmalı artık, olması gerekeni unutarak. ingilizceyi ilerletmeli mesela. heves bu,
istek bu ve rağbet gören budur madem ingilizce konuşmalı. iyi konuşmalı, "ulan ne çok kelime varmış ingilizcede" diye şikayet etmeden mesela!