türk halkının geneli için berbat, kötü herifin teki o... sürekli her şeyle dalga geçen, kendinden başka kimseyi düşünmez, ülkesinin sorunlarını söyleyip kafa şişiren memnuniyetsiz biri.
pekala dün bir kez daha gördüm farkı. ve bir kez daha dayanamadım, iyi adamın kim olduğunu anlayamayanları.
her şey çok güzel demekle hiç bir şey güzel olmuyor. neyse bak ben beyaz da da facebookta tıklanma rekoru kıran o videoyu görmüştüm. hani arkadaşının veya kardeşinin kafasına bir tane indirilen o küçük kızların videosunu... o bu ülkeden çıktı, türkiye'den! nasıl bir vahşetin içinde olduğumuzu bize ispatlayan video... izlerken gülmemizi bir şeylerin engellediği video...
ha işte bu videoya beyaz show da kahkalar atılarak gülündü, kimse tek bir kelime etmedi. üzüntü duyulmadı, izlerken acayip bir şekilde rahatsız oldum. sonra onur albayrak'ın ölüm haberini durul bazan söylemeye çalıştı, beyaz önemsemedi bile onurdu değil mi adı dedi ve döndü kıçını yine pörtlek gözleriyle devam etti. ara sıra ıkınarak, samimiyetsiz yalan dolan cümleler kurmak için uğrştı. ama olmuyordu, türk halkının çoğu yiyordu böyle numaraları kaç senedir. zaten o bu yüzden türkiye için gerekli, iyi bir adam haline gelmişti. bu düşünmemezlik yüzünden.
işte tam ben bu rahatsızlığı yaşarken; okan bayülgen de de o videoyu yayınladılar. okan ın gözlerinden gelecek için endişe, çaresizlik akıyordu. hemen ekledi bu videoya gülünecek bir şey olarak bakmamamız gerektiğini ve durumun vahimliğinden bahsetti. korku vardı, çaresizlik vardı, böyle bir şey nasıl engellenebileceğini düşünordu. beyaz gibi aman facebook da yine böyle videolar olsada biz de gülsek diye bakmıyordu. sonra onur albayrak'ın ölümünden dolayı durgundu, sürekli andı onun ismini.
ve gece sonunda yine yaptı yapacağını, o herkes için kötü olan adam. her şeyden bıkmış, sıkılmış bir halde.
bu ülkede başımıza gelen her şeyde canının çok acıdığı belliydi. son 15 senedir bütün köşe yazarlarının onu ellerinden geldiklerince yeren yere vurmalarına anlam veremiyordu. kimsenin kabul etmeyeceği derece de yazılan ağır yazılar. buna rağmen ne kimseyi mahkemeye vermişliği vardı, ne bir söz söylemişliği. ama sonunda dayanamadı, 15 senenin verdiği bir birikmişlik vardı. haklıca yazılan eleştiriler olduğuna inanmıyordu. hepsi ama şunun en ufak bir açığını yazayım diye düşmanca yapılan işlerdi. kendisinin de dediği gibi hepsi gerizakalıca yazılardı. kimi yerlerde hakikaten durduk yere bir sürü tantana yapıyorlardı. bu camiada bütün boş beyinlere alkış tutan eller, okan ı tokatlıyordu resmen. sözlüğü söyledi onlar istediği kadar ona sövebilirlerdi. bu hoşuna gidiyordu, ülkede memnun olacak bir şeylerin olmadığını fark etmemiz onun içini rahatlatıyordu. kendisi konusunda bile (yani bu ülkede kendisini bile iyi görmüyor, yaptığı iş dolayısıyla)...
bir süre sonra insan anlam veremiyor her şeye, ülkesine, yaşanılanlara... bir gariplik yok mu iyi adam beyazıt öztürk ve okan bayülgen arasında. bu bir karşılaştırma değil, sadece usanmışlık. kime desem okan bayülgen adını herkes demediğini bırakmıyor, kötü adam yapıyor. ama beyaz baş tacı, bak ne güzel kolluyor ülkesini, ne güzel beyin yoruyor dime, hadi ordan be!!! şundan o kadar eminim ki beyaz'ın yokluğu ve okan'ın yokluğu arasındaki fark şudur: birisi gider pek bir şey değişmez, ona benzer çok birileri bulunur; bir diğeri gider işte o zaman çok şey değişir ve asla onun yerine biri bulunmaz.
sözlükçüler bana istedikleri kadar sövebilirler çünkü ben mutlu oluyorum demiş. çünkü o diğer ünlüler gibi ne çok sevilmek istiyor ne de sürekli övgü olmak. herkes ondan nefret etmiş hoşuna bile gider; çünkü o hey şeyden nefret ediyor kendinden bile...
