şu an yazdıklarımı okuyorsun biliyorum

entry17 galeri
    17.
  1. seninle 2 hafta telefon ile görüştük. ve bunun 1 haftası bile sana aşık olmama yetti. şimdi ayrılıyoruz... seninle geçen yedibuçuk aydan sonra ne anlamı var ki?

    öyle özledim ki seni... baktığım herşeyde sen varsın... seninle msn de konusurken kullandığım kulaklıklar, aynı laptop, televizyonun yanındaki fil heykeli, aynı koltuklar, aynı desenler, aynı çekmece, aynı kutu, aynı kutudaki aynu fular.. inanırmısın çekmeceyi açtığımda, bütün odayı sarıyor kokusu. ben de gelince açıyorum, hiç kapatmıyorum.. kokun her yerde, sen her yerdesin...

    bilirsin ya seni üzdüğümde başıma gelmeyen kalmaz. az önce çay doldurdum bardağa, saplı ince belli bardak. bardak çatladı, ikiye bölündü. elim yandı... sonra başka bir bardağa doldurdum. ikinci kata çıktım, şeker almadığımı farkettim, tabi çaydan içtikten sonra, inip aşağı indim, şeker aldım. sonra aynı hikayeyi çay kaşığı için yaşadım.. çok mu dalgınım? yoksa seni üzdüğümden mi geliyor bu başıma gelenler... evet doğru bildiniz, her şey seni üzdüğümden oluyor...

    dün gece uykumdan ağlayarak uyandım. uyandığımda gözlerim ıslak ve kırmızıydı... banyoya gittim, aynaya baktığımda, umutsuzluğu, yenilmişliği, kaybetmişliği, üzülmüştüğü gördüm. sonra oturdum, bir sigara yaktım. sonra söndürdüm. iğrenç kokuyor. halbuki, onu hep severek içmişimdir, keyfini çıkarta çıkarta.

    akşam televizyonda bebek parkını gördüm, hani güneri civaoğlu ile azra akını gördüğümüz yer, gazete okuyup, dondurma yediğimiz yer. içimden bir parça koptu.

    ilk ada'ya gittiğimiz hafta sonunu hatırlıyor musun? elbette hatırlıyorsun. ben yine de hatırlatayım sana. (#8120684) hani o pazar akşamı benim dönüşüm vardı ya, işte o acıyı yaşıyorum her an.

    seni o kadar çok özledim ki, içim acıyor...
    0 ...