bernd schuster

entry425 galeri
    231.
  1. bernd schuster, en az del bosque, jean tigana, arthur zico, fatih terim kadar kaliteli antrenördür. yıllardır eleştirdiğimiz türk antrenörlerin tüm negatif yönlerini bizlere yaşatmayan antrenördür.
    takım uefa liginde porto deplasmanında oynuyor ve ezilmeden rakibin oyununu kabullenmeden oynuyor. belki bekler iyi orta kesemiyor, belki araya atılan toplara koşu yapan santrafor olmuyor, belki son vuruşlar hiç istenilen gibi sonuçlanmıyor, belki defans ve kale sürekli bireysel hatalar yapıyor ama beşiktaş deplasmanda portoya karşı hucüm ederken defans hattını ortasahaya çıkarıyor. işte yıllardır la liga ligini izlerken içimizden geçirdiğimiz ve görmek istediğimiz futbol bu. takım konyaspor ile kendi evinde oynuyor ve 2-1 önde götürüyor maçı fakat üçüncü ve dördüncü golleri arıyor takım ve sanki skor konyaspor lehineymiş gibi. mustafa denizli ve zibille türevleri gibi 2 stoper, 1 stoper çakması sağ bek, 1 ortasahayı geçmemesi tembihlenmiş sol bel, 3 önlibero , 1 oyun kurucu, 1 second striker ve 1 striker ile sahaya çıkıp kaptığı toplar ile 3 oyuncunun bireysel yetenekleri ile gol aramıyor bu takım.

    adamın elinde öyle bir kadro var ki oynatmaya çalıştığı futbol ile örtüşmüyor. bu sefer ayak takımı spor yazarları elinde kadro buna uygun değilse başka sisteme geç diye sitem ediyorlar. ulan gerizekalı medya bir sistem birgünde mi oturtuluyor? bu sene sistem takıma bir şekilde iyice belletilir. sisteme uymayan adamlar yollanır ve yeni alınacak sisteme uyumlu oyuncular ile gelecek sezon harmanlanmış kadro devam eder. sonuçta gelecek sezon barcelona'nın ilk onbirini satın alamayacağımıza göre elimizdeki kadrodan maksimum oyuncuyu sisteme alıştırmamız lazım. bu şekilde alınacak 4 yada 5 oyuncu ile vasatın üzerinde bir takım oluşturulabilir.

    benim gördüğüm yada hissettiğim aksan bölge ve alınması gereken oyuncu tarzlarını değinmek istiyorum. öncelikle bir tane gerard piqué tarzı stoper ihtiyaç var. onun yanına ersan adem gülüm yada tomas sivok bizim stoper ikilimizi avrupa düzeyine çıkarır. bir tane sağ bek bölgesine gökhan gönül tarzı oyuncu şart. yani oynatılan sistemde ceza sahasına ortaları hızlı hücumlar dışında sadece bekler açacak. diğer sağ ve sol açık oyuncuları bu hücumlarda ceza sahası içinde yer almak zorunda çoğalabilmek için. orta sahaya tabata yerine box to box oyunu oynaya bilecek bir oyuncu şart. buraya alınacak oyuncu necip uysal tarzı olmalı. fakat bu bölgede bazen oynayan onur bayramoğlu gelişimini sürdürürse bu bölgede sırıtmadan görev alabilir. o yüzden aslında bu orta sahaya transfer yapılmadan bile devam edilebilir. genede genç bir orta saha kadro genişliği için iyidir. sağ açık konusunda her ne kadar hilbert güvenilmese bile ben bu oyuncunun bu bölgede oynadığı oyundan memnunum. fakat yok ağa birinci sınıf adam lazım derseniz volkan şen yada benzeri bir oyuncu fena olmaz. zurnanın zırt dediği yer ise santrafor bölümüdür. buraya en az iki transfer şarttır. bobo ve ali kuçik haricinde nobre, fatih tekke, nihat kahveci acilen siktir edilmelidir. buraya ise bir adet luis fabiano veya tarzı bir forvet almak şarttır. fakat ikinci bir forvet alınması çok yararımıza olacaktır. nasıl porto japonya'nın ikinci liginden bir hulk bulup getiriyorsa bizimde o tarz yıldız olmayan fakat genç sisteme uyabilecek bir forvet ihtiyacımız var. bu şekilde kurulacak kadro ile 2 yıl içinde başarı muhakkak gelecektir.

    2000'li yılların başında oynadığımız milan maçını anımsıyorum. inönü stadyumunda 2-0 gerideyiz. fakat takımımız taktik değişikliğine gidiyor ve bir anda pozisyonlar bulmaya başlıyoruz. durumu gören milan antrenörü oyuna müdahale ediyordu ve savunmaya bir işaret çakıyordu. maçın bitimine nereden baksan 30 dakika vardı. bu uyarıdan sonra bir baktım milan defans hattı orta sahada kurulmaya başlanmıştı. yani adamlar tek bir uyarı ile savunmayı öne çıkarmışlardı. kalan 30 dakika ise beşiktaş kendi yarı sahasından çıkamadı. oyun bizim yarı sahada tıkandı kaldı. bu sahneyide ömür boyu unutmam. bizimkiler skoru garanti altına almak için kale çizgisine kadar çekilirken, elin oğlu savunmayı öne çıkararak skoru korumuştu. yani futbolda günü yakalayan sistemi iyi oynayabildikten sonra ne bireysel hatalara ne karşı takımın isteğine arzusuna yer bırakılıyor. oturup sadece izliyorsun zevkle kaçınılmaz galibiyeti.

    not: madem sisteminden memnunsun ve günümüz futbolunu oynamak istemiyorsun. sadece ligimizde ilk üç sıradan birine yerleşmek istiyorsun, ne sikime bernd schuster'i getiriyorsun bu takıma. git mustafa denizli'yi tekrar getir al sana süper ligde ilk üç sırada yerin garanti. fakat sonra ağlama elin 50 milyon euroluk takımları şampiyonlar liginde çeyrek final görüyor biz 120 milyon euroluk takımla neden ön elemeyi bile geçemiyoruz diye...
    0 ...